"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

5 Mart 2012 Pazartesi

AŞK MEKTUPLARI I-HALİL CİBRAN

New York, 13 Aralık 1923
Mektubun gönlüme nasıl hoş göründü, May, bilsen nasıl hoş göründü.
Beş gün önce kent dışına çıktım ve bu beş günü sevdiğim sonbahara veda etmekle geçirdim, bu "vadiye" döneli henüz iki saat oldu. Nasıra'yla Beşari arasındaki yoldan daha fazlasını üstü açık bir arabada aldığımdan buraya donmuş ve tükenmiş bir halde döndüm...Ama... Döndüğümde bir mektup yığınının üstünde senin mektubunu buldum ve tabi biliyorsun ki küçük sevdiğimin mektubunu görünce diğer bütün mektuplar gözümün önünden siliniverdi. Oturup mektubunu okudum, içim ısındı. Sonra üstümü değiştirip ikinci bir kez okudum ve sonra üçüncü bir kez daha ve başka her şeyi unutana kadar durmadan okudum. Kutsal şarabı başka hiçbir içkiyle karıştırmam, Mary.
Şu an benimlesin; benimlesin, May Buradasın, buradasın ve seninle konuşuyorum, ama bu sözcüklerden çok daha iyisiyle. Bu lisandan daha büyük bir lisanla yüce yüreğinle konuşuyorum, beni duyduğunu biliyorum, birbirimizi açıkça anladığımızı biliyorum, bu gece Tanrı'nın tahtına geçmişte olduğumuzdan çok daha yakın olduğumuzu biliyorum.
Tanrı'ya şükrediyorum, Tanrı'ya şükrediyorum; çünkü bu garip kişi sılasına, bu gezgin, anababasının evine döndü.
Tam şu anda, harika, çok harika bir şey geldi aklıma. Dinle, tatlı küçüğüm: bundan sonraki her kavgamızda (kavga kaçınılmazsa, tabi) önceki "çatışmalarımızdan" sonra yaptığımız gibi her birimiz kendi yoluna gitmemeli. Kavga etmekten sıkılıp gülmeye başlayana kadar, farklılıklarımıza rağmen, aynı çatı altında kalmalıyız; ya da kavga bizden sıkılıp başını sallayarak bizi bırakır gider belki.
Bu fikrime ne diyorsun?
Canımızın çektiği ya da kavga bize izin verdiği sürece
kavga edelim, sen İhdinli, ben Beşariliyiz çünkü, aramızda kavga olması adettendir. Ama ne olursa olsun, bulutlar dağılınca birbirimizin yüzüne bakabilmeliyiz. Ve eğer senin ya da benim sekreterim içeri girersekavgalarımızın nedeni onlar çünküonları kibarca, ama hemen dışarı çıkaralım.
Tüm insanlar içinde ruhuma en yakın olanı, yüreğime en yakın olanı sensin, ruhlarımız ve yüreklerimiz asla kavga etmez. Sadece düşüncelerimiz kavga eder ve düşünceler sonradan edinilir, çevreden, çevremizde gördüklerimizden, günlerin bize getirdiklerinden kazanılır; oysa ruh ve yürek düşüncelerimizden çok önce içimizde yüce bir öz oluşturdu. Düşüncenin işlevi düzenlemedir, bu işlev iyidir ve sosyal yaşantımız için gereklidir, ama yüreğin ve ruhun yaşamında yeri yoktur. "Bundan sonra kavga edersek ayrı yollara gitmemeliyiz." Bütün kavgaların nedeni olsa da düşünce bunu söylüyor, ama ne sevgi adına bir söz edebilir, ne sözcüklerle ruhu ölçebilir, ne de mantık terazisinde yüreği tartabilir.
Küçüğümü seviyorum, ama aklımda onu neden sevdiğimi bilmiyorum. Aklımda bilmek de istemiyorum, çünkü onu sevmem yeterli. Üzgün, yalnız ve tek başıma olduğumda, ya da mutlu, coşkulu olup kendimi harika hissettiğimde başımı omzunda dinlendirmem bana yeter. Dağın doruğunda yanında yürüyüp ona şimdi ve sonra, "Sen benim yoldaşımsın, yoldaşımsın," demek bana yeter.
May, bana insanları çok sevdiğimi söylüyorlar, hatta bazıları herkesi sevdiğim için sitem ediyor. Evet, bütün insanları seviyorum, hiçbir ayrım ya da tercih yapmadan hepsini seviyorum, onları bir bütünmüşler gibi seviyorum, onları seviyorum, çünkü onlar Tanrı'nın ruhu; ama her yüreğin özel bir kıblesi vardır, bütün yürekler tamamen yalnız olduklarında belli bir yöne döner. Her yüreğin rahatlamak, huzur bulmak için çekildiği bir köşesi vardır. Her yürek yaşamın nimetleriyle keyiflenmek ve huzura ermek ya da yaşamın acılarını unutmak için başka bir yürekle birleşmeye hasrettir.
Yıllardır yüreğimin dönmek istediği yönü bulduğumu hissediyordum. Ve bu duygum gerçek, yalın, berrak ve güzeldi BU yüzden beni kuşku ve sorularla ziyaret eden kuşkucu Thomas'a isyan ettim. Bizi Tanrı vergisi — a sevineceğimiz göksel imanımızla yapayalnız bırakabilecek olan Aziz Thomas'a ve kuşkucu eline her zaman isyan edeceğim, alnını yaklaştır, işte böyle Tanrı seni korusun ve sakınsın.



Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9