Arkadaşlarımı kumsalda bırakarak denizin içinde yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Omuzlarım tamamen suda kalıncaya dek. Sonra yavaşça kendimi suya bıraktım. İçimde yüzme bilmenin güveni olmasa ne olurdu sorusu vardı aklımda. Yüzerek kıyıdan iyice açıldım. Yorulduğumda sırtüstü uzanıp dinlenirken göğü, dünyayı, yaşamı düşündüm. Göz kapaklarıma bulaşmış tuz yanıyordu güneşin altında. Birden bir sesle kendime geldim, hemen yanımdan küçük bir balıkçı teknesi geçiyordu. Islıkla bir ezgi tutturmuş balıkçı, başıyla selam verdi. Ben de sağ kolumu sudan çıkararak el salladım. Üst üste konmuş kasalar balık doluydu. Teknenin tam arkasında kaldığımda kollarımı açmış, denizde çarmıha gerilmiş gibi duruyordum. Üstteki kasada hala canlı olan bir balık; çabalayarak sıkıştığı diğer balıkların arasından dışarı uzattı kafasını hemen. Gözlerini bana dikti. Öndeki balıkçı da bir şarkıya başlamıştı şimdi.Teknenin çoktan gözden kaybolmasına rağmen... Balık hala çekmiyordu bakışlarını üzerimden.