Yorgunluktan düşene kadar yürüyeceğim sokaklarda
Yalnız yaşamayı öğreneceğim ve geçen her yüzdeki gözlerin
içine bakacağım
Ve hala kendim olmaya devam edeceğim.
İçimde yükselen ve damarlarıma erişen bu serinlik daha önce hiç tatmadığım,
hiç bu kadar gerçek olmayan bir sabah uyanışı gibi.
İçimde yükselen ve damarlarıma erişen bu serinlik daha önce hiç tatmadığım,
hiç bu kadar gerçek olmayan bir sabah uyanışı gibi.
Üstelik bu kez bedenimden daha güçlü hissedişim,
serinliği bu sabahın her zamankinden daha serin.
Çok uzaklarda görünüyor yirmi yaşımın sabahları
Ve yarın, yirmi bir: yarın sokakları yürüyeceğim.
Her kaldırım taşını, her ışık kıvrımını hatırlıyorum.
Yarınla birlikte insanlar beni görmeye başlayacak.
Ve ben sapmadan yürüyeceğim; bir anlığına duracağım
camlarda yansıyışını görmek için kendimin.
Bir zamanlar sabahları vardı gençliğimin ve ben onları
bilmezdim.
Yanımdan geçenin ben olduğumu bilmezdim – bir kadın,
kendinin metresi.
Bir zamanlar olduğum küçük cılız kız; yıllarca süren bir
acının çığlığı tarafından
uyandırıldı: ve şimdi; sanki böyle bir acı hiç olmamıştı.
Artık tüm istediğim renkler. Renkler ağlamaz,
Renkler uyanmak gibidir. Yarın tüm renkler geri gelecekler.
Her kadın sokaklarda yürüyecek, herkes bir renk olacak-
çocuklar bile.
Benim şu bedenim açık kırmızı giyinecek ve onca renksiz
yıldan sonra
tekrar yaşayacak. Erkeklerin etrafımda parıldayan
bakışlarını hissedeceğim
Benim ben olduğumu bileceğim: tek bir bakış! ve orada
olduğumu göreceğim;
başkaları gibi. Serinliğinde sabahın, sokaklara çıkıp,
renkleri aramaya gideceğim.
Çeviri: Behlül Dündar