İçtiği kahvenin parasını ödeyip bulvarın öbür tarafına geçti
sıkışıp kalmış arabaların arasından, Saint Sulpice meydanına yöneldi, Cafe de
la Maire’ye bir göz attı Michel Londsdale bir köşede oturuyor mu diye, çeşmenin
etrafından dolanarak meydanı, çeşmenin etrafından dolanarak meydanı katetti,
Rue de Canivet’ye gelince pergeli daralttı, ağır adımlarla, bütün yapılara
bakarak o küçük sokağı tamamladı, aynı tempoyu koruyarak Rue Servandoni’ye
girdi. 1920’lerin başında, sırf Joyce’la tanışmak amacıyla Paris’e geldiğinde
Faulkner bu sokakta kalmıştı. Cafe de la Marie’de oturmuş hergün, Djuna
Barnes’la Stein’da o sıralar sık geldikleri için “Amerikalıların kahvesi”
olarak anılırmış orası. Faulkner, birgün Joyce’un oturduğu masaya komşu bir
masaya yerleşmiş, yakından izlemiş mimiklerini ve hareketlerini, kalkıp
tanışmak için gereken cesareti toplayamamış içinde, Amerika’ya dönmüş.
Köşeden sola saptı, Rue de Medicis’ye, 23 numarada bir
vakitler E.B’nin oturduğunu bildiği sokağa yöneldi, ardından, meydana gelidiğinde,
köşede bir süre durup kendisine uzun bir yürüyüş güzargahı tayin etti, pergeli
yeniden açtı.
31 Mayıs günü, sabah saat 11.00 sularında, Old Navy’nin
önünden geçiyordu, hemen gördü: Anna Karina, bir kadın arkadaşıyla oturmuş
sohbet ediyordu. Hiçbir hazırlık yapmamıştı kafasında, şimdi düşünüyor da
kesinkes öyle bir niyet taşımamış olduğu kanısını taşıyor hala, nasıl aniden
döndüğünü, masaya yaklaştığını çıkaramıyor bile: “Affedersiniz” diye girmişti
söze, masanın yanında dikilip, daha doğrusu ayakta durarak, ama hafifçe onlara
doğru eğilerek, hangi kelimeleri yanyana getirdiği hakkında hiçbir fikri yoktu
şu an, zaten kadının kendisine bir şey söylediğini duyduğu, ne söylediğini
duymadığı için, galiba, kurulmuş gibi, gene aynı kelimeleri sil baştan yeniden
tekrarlamaya koyulmuştu, heyecandan soluğu duracak olmuştu sanki, ama bu kez
bıçak girmişti araya, Anna Karina’nın belli ki demin ağzından çıkan kelimelerin
tekrarından ibaretti, bu defa apaçık duyduğu:
- Beni rahatsız ediyorsunuz.
O anda durmuş, gövdesinin gerildiğini, kan basıncının ters
yüz olduğunu sezmişti. Hazırcevaplığı ile bilinen biriydi adam, bu özelliği
doğal bir kısa devre yarattı hemen, içinde bir başkasının düzenlediği cümleleri
döktü:
- Siz beni otuz yıldır rahatsız ediyorsunuz – belki de
ediyordunuz demeliyim artık. Özür dilerim.
Rue de Buci’ye girdiğinizde, ilk sola sapın önce, orası Rue
du Chateau de Bourbon’dur, kısa ve sevimli bir sokak, köşeye gelince çatallaşır
iş, kuzey-doğuya yönelin, Rue de Cardinale’e girin, yılan gibi dolanın içinde,
sessiz ve ıssızdır genellikle, tam ortasında durduğunuzda ne kimse sizi
görebilir ne siz kimseyi görebilirsiniz.