"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

7 Mayıs 2012 Pazartesi

BAŞKALAŞIMLAR-APULEİUS

Birbirinden ilginç öyküleri peş peşe dizerek okuyucusuyla ilgisini hiç yitirmeden, karşılıklı duygu alışverişinde bulunarak, telaşla, hevesle, istekle yazan, Latin edebiyatının ünlü isimlerden Lucius Apuleius'un yapıtıdır Metamorphoses. Antikçağlardan günümüze kalan bir roman; Batı edebiyatında yüzlerce çevirisi yapılmış, yüzlerce romana, oyuna esin kaynağı olmuş, görsel sanatların görkemli eserlerine malzeme oluşturmuş, 11 kitaplı bir öykü klasiği. Roma İmparatorluğunun eyaletlerinde yaşayan sıradan insanların sıradan yaşamlarının çarpıcı yanlarının alaycı ve eğlendirici bir ifadeyle sunulduğu bu yapıtın temel içeriği, yanlış bir büyü sonucu eşeğe dönüşmüş bir insanın gözünden, insanoğlunun gizemli doğasının ortaya dökülüşüdür. Bir ahlak felsefecisi gibi, insanın yaşamını, ahlakını, zayıflıklarını ve erdemlerini değerlendiren, kendi kendine düşünen, konuşan, sevinen, öfkelenen bu sevimli eşek, başından geçen öykülerle, okuyucuyu karşı taraftan alır, tümüyle kendi dünyasının içine çeker. Okuyucu artık onun aklından, düşüncesinden ve onun gözlerinden, önce kendisini, sonra diğer insanları, değişik yaşamları ve doğanın gizemli özelliklerini seyre dalar. Bir eşeğin gözlemleri, okuyucunun kendi içini seyrettiği bir ayna halini alır. Dolayısıyla okuyucu da bir anlamda başkalaşır. Kitap içinde kitaptır Metamorphoses. Metnin temel konusu olan bir insanın eşeğe dönüşme öyküsüyle yetinmez. Başlı başına iki önemli öyküye daha ev sahipliği yapar. 4 (28) - 6. (24) Kitaplar Cupido ile Psyche'nin, başka deyişle Aşkile Ruh'un birbirlerine olan tutkulu aşkını konu edinir; 11. Kitap ise Mısır Tanrıçası Isis'in gizem dinine, büyülü dünyasına sahne oluşturur. Apuleius'un ustalıkla kurguladığı bu üç öykü adeta iç içe dokunur; Aşk içi içine sığmaz tutkusuyla, Ruh'un tüm güzelliğini ve saflığını ele geçirir; Tanrıça İsis bütün görkemiyle Mısır'ın güneş renkli sularından yükselerek, Roma'nın din yaşamına capcanlı bir soluk, yepyeni bir anlayış getirir. Sonuçta her bir öykü birbirinin içine yuvarlanarak kendi başına birer başkalaşım olur ve satırların arasından süzüle süzüle gökkuşağının eskizleriyle, insan ve doğanın o büyülü, gizlerle dolu ve ele geçmez dünyasının anlatıldığı Metamorphoses tablosunu oluşturur. Metamorphoses'in Başkalaşımlar (Altın Eşek) başlığı altında yapılan bu ilk Latinceden Türkçeye çevirisinde, okuyucunun yapması gereken tek şey, arkasına yaslanıp bu menevişli tabloyu seyretmek ve Apuleius'un şu samimi seslenişine yürekten katılmak olacaktır: "Kulağını bana ver, sevgili okuyucum! İnan, keyif alacaksın!"

*

Kurtuluş, gülleri yemektedir.
Edebiyatın başkalaşım kitaplarının en eski ve haslarından biridir Apuleius’un kitabı.
Konu basit: Büyü ve cinsellik düşkünü Lucius uğraşları sırasında yanlışlıkla kendini
bir eşeğe dönüştürür ve başından geçenleri öykü içinde öykü tekniği (Miletos tarzı) ile
anlatır.
Apuleius her iyi yazar gibi şu ikilemi bu kitapta yaratmış: Bir insanın bir eşeğe dönüşümünü ancak demek ki kendisi başarıyor. Yani eşekleşmekten insanın kendisi sorumlu. Ama gelgelelim, eşeklik yılları boyunca, eğer hala insanlığından bir parça kalmışsa, bundan kurtulmak için yine her şeyini ortaya koyacak olan kendisidir. Eşeklik yılları boyunca şahit olduğu o birbirinden güzel maceralara,insanlara, olaylar; insan olduğunu sandığı günlerdekinden daha iyi bir gözle bakabilecektir artık.

İki bin küsur yıl önce yazdığı bu muhteşem kitapla Apuleius bize insanın bu yeryüzünde hep aynı kaldığını gösteriyor. Hırs, şehvet, iyilik, kötülük, Tanrı hep kafamızı kurcalayan, bizi bir çok yollara sokan gizli güçlerdir. Bu yollara girip eşek olmak da vardır. Kurtuluş, gülleri yemektedir.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9