“Anlaşılan her şey doğrudur.”
Bir uzun mektup bu. Dünya edebiyat tarihinin en ünlü
mektuplarından biri. Ama okudukça
bunun pekala bir novella ya da uzun öykü olduğunu
söyleyebilir insan. Büyük Wilde sanki
hapse girmesine neden olan kişiye olduğu kadar bütün dünyaya
da yazıyor bu mektubunu; o kişiyle hesaplaştığı kadar geri kalan herkesle de
hesaplaşıyor.
İlk başlarda hapse girmesine neden olarak gösterdiği kişiye
sert suçlamalar yöneltip kendini savunsa da mektubun ortalarında kişisel bir
sorun olmaktan çıkarıp konuyu genel yaşama, ahlaka, tarihe ve dine getirir ve
son bölümde ilk başlarda suçladığı kişiyi de içine alan sevgi, anlayış ve merhamet ile örülmüş bir
dünyanın kurtuluşumuz olacağı önermesi ile bitirir. Yer yer Dante ve
Dostoyevski metnine bürünen anlatım yaşamımıza ait sırları açığı çıkartır ve
karamsarlık verirken birden umulmadık bir yerden gelen bir ışık parlar ve böylece her zaman bir
çıkış olduğunu gösterir. Yeter ki anlaşılsın.
Roza Hakmen çevirisi yine çok güzel. Ayrıca Andre Gide’in
önsözü ile kitap iyice zenginleşiyor.
*
De Profundis, ünlü İngiliz yazarı Oscar Wilde'ın, Reading
Cezaevinden, dostu Lord Alfred Douglas'a yazdığı bir uzun mektuptur. Bu mektup
Lord'un eline geçmemiş, ancak kitap olarak yayımlandıktan sonra gerçek okuruna
ulaşabilmiştir. On dokuzuncu yüzyılın sonunda, 30 Kasım 1900'de ölen Oscar
Wilde, ölümünden üç ay önce, Lord Alfred'le son görüşmesinde şöyle demiş:
"Yeni bir yüzyıl başlarken hâlâ yaşıyor oluşum, gerçekten, İngilizlerin
dayanma gücünü aşardı." Gösterişli ve fırtınalı yaşamı boyunca, her
davranışıyla ya bir skandal ya da bir akım yaratan, her sözü bir özdeyiş haline
gelen Oscar Wilde'ı en iyi tanıtan, yine kendi sözleridir: "Çağımız,
yalnızca aptalların, sıkıcı insanların önemsendiği bir çağ; yanlış anlaşılmama
korkusu içinde yaşıyorum." Yazarın son yapıtı olan De Profundis'in
girişine, yazarın yakın dostu ve hayranı olan Andre Gide'in, Wilde ile ilgili
anılarını da eklenmiş.