"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

3 Mayıs 2012 Perşembe

HOMO FABER-MAX FRİSCH

İsviçreli yazar Max Frisch'in, en ünlü yapıtlarından olan Homo Faber, romanın kahramanı Walter Faber'in kişiliğinde ayakları 'hep' yere basan, salt akla inanan, dünya görüşünü yalnızca teknolojinin ve matematiğin verileri üstüne kuran modern insan tipinin tradejisini sergiler. Tartıya ve ölçüye vurulabilenin dışında ne varsa yadsıyan, Walter Faber'in trajik yanılgısı, yaşamın tüm önceden kestirilmesi olanaksız aşkları ve kimi zaman insanoğlunun yazgısını belirleyen rastlantıları karşısındaki körlüğünden kaynaklanıyor. Yaşamın 'öte yanını' sürekli yadsımayı yaşam ilkesi olarak benimsyen Faber, sonunda bir dizi rastlantının kurbanı olur; bu rastlantılar, romanın doruk noktasında Walter Faber'i insanlığın yaradılışından bu yana günahların en korkuncu sayılmış, bir günahın kucağına itecektir. Max Frisch'in gördüğü mimarlık öğrenimini, başka deyişle tekniğin ve matematiğin dünyasını tanıması, öte yandan da bir gazeteci olarak dünyayı dolaşmış, ayrıca İkinci Dünya Savaşı'nda insanların öncesiz ve sonrasız acılarıyla yoğrulmuş bir başka dünyayla yüz yüze gelmiş olması, Homo Faber'in neredeyse belgesel bir 'insanlık durumu'na dönüşmesinin başlıca nedenleridir. Sanatçı kişiliği Trornton Wilder ve Bertolt Brecht'in belirgin izlerini yansıtan Frisch'in bu kitabı, yüzyılımızın roman yazınının başyapıtlarından biridir.

*

Yolculuğu sen yaparsın / Nereye olduğunu kader çizer

Frisch yazın tarihinin en köklü iki öğesini bir araya getiriyor bu romanında. Yolculuk ve kader.  

Walter Faber’in bir uçak yolculuğu ile başlayan öyküsü hakkında pek kafa yormadığı kaderin görünmez labirentinde ilerliyor ve yolculuk birkaç yerde devam ediyor. Goethe bir şiirinde Mevlana’ya  “Yolculuğu sen yaparsın / Nereye olduğunu kader çizer” dedirtir. Tam da bunu ispatlamaya çalışır Frisch romanında. Zaten örneğin kahramanını bir kentte, işden eve evden işe bir yaşam kalıbına sokup yine olayları başından geçirtebilirdi yazar. Ama yolculuk sırasında kurgulaması yaşamında bir yolculuk olduğuna bir göndermedir.


Karışık bir anlatımı yoktur kitabın. Öykü olabildiğince akıcı ve yalın.Frisch şunu yapabilirdi: Öyküyü sona doğru götürürken o büyük uğursuzluğu bitime saklar ve bizi daha da şaşırtabilirdi. Ama bunu yapmak yerine daha en başlarda bize tüm trajediyi söylüyor, elindeki tüfeği sonda değil daha başlarda patlatıyor. Bunu da anlamı şu: Sürpriz bir son yapma numarasına ihtiyacım yok, kader zaten en büyük sürprizi yapmış. Hele  bir de böyle bir sürprizi, yaşamı kesinlik ve matematiksel bir açıdan gören birisi için yapmışsa.
Peki geriye ne kalır? Bir roman yazarının bilinen bir trajediyi nasıl iliklerine kadar ayırdığını,
başına böyle olaylar gelimiş birinin neler yapmış olabileceğini okumak. Bir yazar ustalığı
gerektiren okuma yani.


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9