“Sonu iyi biten her şey iyidir.”
Adı Don Kişot ile birlikte anılan, dünya edebiyatının gerçek
klasiklerinden biri Lazarillo De Tormes’in Yaşamı kitabı. Üstelik hala yazarı
bilinmiyor; anonim bir kitap olarak tanımlanıyor.
(Gerçi son yıllarda
İmparatorun sekreteri Alfonso de Valdes üzerinde birleşiyor bazı uzmanlar.)
Bir fahişenin babasız çocuğu olan De Tormes kendisini
annesinden isteyen kör bir dilencinin yanında başlar yaşam yolculuğuna. Kent
kent dolaşırlar. Altı kişinin daha hizmetine girecektir daha sonra De Tormes.
Yalanı, hilekarlığı, din sömürüsünü, açgözlülüğü, para hırsını, her şeyi
öğrenecektir.
Kendisine karşı bunları kullananlara karşı koymak, yaşamda Jack
London kahramanı gibi tutunabilmek için her şeyi deneyecektir. Ve o da bu kötü
yolları deneyecektir efendilerine karşı, ama her zaman o masum ve temiz ruhu
yine de kirlenmeyecektir.
İçinde sayısız ‘kıssadan hisse’ bulunan bu zevkli, eğlenceli
ve bir o kadar hüzünlü romanda geçen bir öykü var ki bize hiç yabancı değil.
Bir Nasreddin Hoca öyküsünün birebir aynısı. Gerçi Nasreddin Hoca öyküleri bu
kitaptan yaklaşık 250 yıl öncesine dayanıyor.