Saat “ne zaman olacak sabah?” diyor
“Öğle acıttı canımı.” diyor güneş.
Irmak çamur dolu ağzıyla ağlıyor.
Ve her yöne dağılmakta kıpırdamaksızın deniz.
Kulağımda sazlıklardan bir saz türedi
dudakların hiç dokunmadığı daha.
Kağıtlar yine sararır alev olmaksızın
Ama sözcüklerde karbon çoktan dönüşmüştür elmasa.
dudakların hiç dokunmadığı daha.
Kağıtlar yine sararır alev olmaksızın
Ama sözcüklerde karbon çoktan dönüşmüştür elmasa.
Aynaların bükülgen ırmağı üzerinde koştuğum
Büyük gölgelerin ışıltıya yükseldiği,
hep ileriye , daima ileriye akan
ve dünyayı getiren yansımalarımın arasından.
Büyük gölgelerin ışıltıya yükseldiği,
hep ileriye , daima ileriye akan
ve dünyayı getiren yansımalarımın arasından.
Hayalete benzemeyen bir ses
Geçitte ölüleri harekete geçiriyor
Ürperterek geride bırakıp yaşayanları
Taşın saf camını parıldatıyor.
Geçitte ölüleri harekete geçiriyor
Ürperterek geride bırakıp yaşayanları
Taşın saf camını parıldatıyor.
Tenin saf taşını parıldatıyor.
Bir şarkı Tanrı’nın kulağını gıdıklıyor
Ta ki Tanrı gülümseyip eliyle yakalayana dek.
Bir adamın yüzünü taşıyan bir şarkı.
Bir şarkı Tanrı parmaklarında tutuyor.
Ta ki Tanrı gülümseyip eliyle yakalayana dek.
Bir adamın yüzünü taşıyan bir şarkı.
Bir şarkı Tanrı parmaklarında tutuyor.