Savaş, Veba, Açlık, Ölüm
Öncelikle her yazarı kıskandıracak kadar güzel bir adı var
bu kitabın.
Klasikleşmiş bir savaş romanı olan bu kitap dingin, huzurlu,
beladan uzak bir ülkede yaşama başlayıp bir zaman sonra sanki böyle bir yaşam hiç
olmamış gibi bir anda kendilerini Avrupa’nın göbeğinde savaş cehennemi ortasında
bulan bir ailenin öyküsünü, gerçekçi, yalın ve sürükleyici bir dille anlatıyor.
Ibanez’in karakterleri çok fazla derinlemesine
çizilmemiştir. Bunu nedenlerinde biri de öyküyü olabildiğince naturalizm/realizm çizgisinden
kaydırmamak istemesi olabilir.
Çünkü asıl anlatmak yıkıcı savaştır. Zaten romanın en sıkıcı
bölümleri de savaşın anlatılmadığı yerler. Savaşın, yani Dört Atlı’nın ufukta görünmeye
başladığı andan itibaren Ibanez’in kalemi de tuhaf bir şekilde dönüşüme uğrar.Gizemli Rus
anarşist-aydın bu bölümlerin en ilginç kişisidir.
Yazarın küçük ayrıntılarla harika bir biçimde gösterdiği gibi
savaşın etkisi altına aldığı yaşamın soyut/somut her karesi adeta insan
aptallığının bir özetidir.
Vicente Blasco Ibanez (1867-1928): Hukuk eğitimi alan
İspanyol yazar, edebiyatla olduğu kadar siyasetle de aktif olarak ilgilendi.
1891'de El Pueblo adlı cumhuriyetçi dergiyi kurdu. 1901'de parlamentoya girdi.
1908'de Arjantin'de tarım kolonileri kurmaya çalıştı, başarısızlıkla sonuçlanan
bu girişimin ardından tekrar Avrupa'ya döndü. İlk dönem eserleri canlı
tasvirler ve yoğun bir gerçeklik duygusuyla örülüdür. Toplumsal konuları ele
alan eserleri ideolojik ağırlıkları nedeniyle eleştirilirken, son romanları
derin duygusal izler taşır. 1916'da yayımlanan Mahşerin Dört Atlısı Ibanez'e
dünya çapında ün kazandırdı. birinci Dünya Savaşı'nda Fransa cephesini konu
alan eser iki kez sinemaya da aktarıldı.