"...
Denizi görmeden önce ona yaklaşmakta olduğumu, onun müjdecisi olan rüzgardan, havadan bir de bitkilerin başkalaşmasından hemen anladım.
Denizi görmeden önce ona yaklaşmakta olduğumu, onun müjdecisi olan rüzgardan, havadan bir de bitkilerin başkalaşmasından hemen anladım.
Toprak bolca
kumluydu, sert ve kısa eğreltiotları, süpürge otlarıyla ılgınlar, cüce kamış
çeşitleri, zakkumlar ve kıyı hindibaları yerlere pusuşlarıyla duruş ve el kol
sallayışlarıyla büyük zorbanın baskısı altında olduklarını bildiriyorlar."
shf.164
Karakolda ona, "İstiklal Mahkemesine gideceksin"
denir. Niçin İstiklal Mahkemesine gittiğini bilmez. İki jandarma ile, kelepçeli
olarak İstiklal Mahkemesine sürüklenir.
Mahkemenin bulduğu bir suç vardır. Sonunda cezasının idam olacağı anlaşılır. Sabırlık ve tarlakuşu eller, göğüste kavuşturulmuş, idamı bekler.
Sürgün edileceksin denilir. Sürgün yeri Bodrum bir muammadır, bir karanlıktır. Ama işte apansız karanlık kalmaz. Bu 'Mavi Sürgün' yazısı, bu işin nasıl olduğunu anlatacaktır.
Mahkemenin bulduğu bir suç vardır. Sonunda cezasının idam olacağı anlaşılır. Sabırlık ve tarlakuşu eller, göğüste kavuşturulmuş, idamı bekler.
Sürgün edileceksin denilir. Sürgün yeri Bodrum bir muammadır, bir karanlıktır. Ama işte apansız karanlık kalmaz. Bu 'Mavi Sürgün' yazısı, bu işin nasıl olduğunu anlatacaktır.