"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

2 Mayıs 2012 Çarşamba

O,ONLARIN DÜNYASINDAN DEĞİLDİ…-EMİL MİCHEL CİORAN

O, onların dünyasından değildi…
O’nunla sadece iki kez karşılaştım. Oldukça az. Fakat, olağanüstülük zaman kavramıyla ölçülemez. Anında O’nun,  o namevcut havası ve şaşkınlığı, fısıltıları (konuşmazdı) belirsiz hareketleri, bir kimseye veya bir şeye takılmayan bakışları ve tapılası bir hayali varlığı beni  fethetmişti.
“Kimsin? Nerelisin?” soruları O’na hemen sormak istediğiniz sorulardı. Yanıt vermeye muktedir değildi, gizemiyle o kadar tanınırdı ki, bu gizeme ihanet etmeye hiç niyeti yoktu. Nasıl nefes aldığını bile hiç kimse öğrenemeyecek, aramızda ne aradığını da. Kesin olan tek şey buralardan biri olmadığıdır ve ki eğer bizim bu düşmüşlüğümüzü paylaşdıysa, bu sadece nezaketinden ya da biraz hastalıklı bir merakından dolayıdır. Sadece melekler ve şifa bulmazlar O’nun huzurunda hissettiğinize eş duyguları esinleyebilir. Büyülenme ve büyük bir iç sıkıntısı.
O’nu ilk gördüğüm an, ürkekliğine, o akıldan çıkmayan, benzersiz; O’na sanki gizli bir Tanrı’ya hizmet ede ede bitap düşmüş rahibe görünümü veren ya da özlemin harap ettiği gizemli, bir daha yaşamın görünümüne uymayacak kadar kötüye kullanılmış esrikliğinin ürkekliğine aşık olmuştum.   
Dünya nimetlerine boğulmuş olsa da, ki dünyaya kalırsa bu bir talih, O, buna rağmen ülküsel yoksulluğun eşiğinde; Algılanamazlar’ın kalbindeki kendi yoksulluğunu mırıldanmanın alınyazısına sahipmiş gibi görünüyordu. Dahası, sessizlik ruhunun, şaşkınlık evrenin yerine geçince neye sahip olabilir ve neyi dile getirebilirdi ki? Ve Rozanov’un sözünü ettiği Ay Işığı Yaratıklarını önermedi mi? O’nu ne kadar çok düşünürseniz, zamanın görüş ve zevklerine göre  o kadar az saygı gösterirdiniz O’na. Gerçek dışı bir ilençti üzerine yığılan. Şükürler olsun ki, nazarlığı geçmişin içine kazınmıştı. Başka bir yerde doğmuş olabilirdi, başka bir çağda, Haworth kırlarının sis ve yıkıntılarının içinde; Bronte kızkardeşlerin yanında…
Yüzler hakkında bir şeyler biliyorsanız, yılların kabusu ona verilmiş olsa da, kaderinin katlanmak olmadığını O’nun yüzünde kolayca görebilirdiniz. Yaşarken, yaşamın o kadar küçük bir parçası gibi duruyordu ki, bir daha O’nu hiç görmeyeceğinizi düşünmeden bakmazdınız O’na. Adieu; O’nun doğasının bir işareti ve kanunu, alınyazsının parıltısı, yeryüzünden geçişinin iziydi; bu yüzden onu bilinçsizce değil, Görünmezlerle dayanışma içinde bir yağmur bulutu gibi taşıdı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9