"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

15 Mayıs 2012 Salı

YANSIMA-YOKO TAWADA

Bir zamanlar küçük bir gölde bir keşişin yansısını gören ve onu kucaklamak için suya giren bir keşiş vardı. Göl küçük bir ormanın ucunda yer alıyordu. Tapınak ise diğer ucundaydı. Küçük bir patika yol ormanın içinden geçerek tapınaktan göle dek uzanıyordu. Tapınaktan bir köye giden ikinci bir  patika yol daha vardı. Bu yol nadiren kullanılırdı. Keşiş her sabah beşte kalkar, tapınağın odalarını temizler, kutsal metinleri okur ve öğleden sonraları bahçede çalışırdı. Kendi ihtiyacını karşılayan sebze ve tahıl yetiştirirdi. Akşamları kutsal metinleri okumaya devam ederdi. Çok geç saatlere dek uyanık kaldığı zamanlarda bazen sandalyede masanın başında uyuya kaldığı olurdu.

Dolunay vardı. Keşiş dua kitabını okurken uyuya kaldı. Derin uykusunda ormanın içinden küçük göle yürüdü.

Keşiş gölün kenarında yürüyor ve Ay’ı suda görüyor.
Kapalı gözleriyle görüyor, çünkü uykuda kendisi.
Görmesi uyanmasına neden olmuyor.
Uyanması görmesini sağlamazdı.
Suya atlıyor.
Ve?
Boğuluyor.
İçiyor.
Suyu içiyor. Ay’ı içiyor.
Ay’ı kucaklamak istemişti. Ama şimdi onu içmiş durumda.
Ve boğuluyor.
Kimsin sen?
Okumayı severim ve uyuyamadığım geceler yürüyüşe çıkarım. Ve hep ne okumuşsam tam da onu görürüm.
Okuduğun şeyi suda görürsün.
Gökyüzünde görürsün.
Keşiş birden bire atlamıyor suya.
Sağa sola göz gezdiriyor.
Yukarı bakıyor ve gökte Ay’ın olmadığını görüyor.
Anlamadım?
Böyle bir Ay yok. Sadece suda yansıması var.
Galiba sen göremiyorsun.
Görmek pek bir şey ifade etmez.
Belki de Ay sadece bu gece yok.
Peki o zaman keşiş neden suda Ay’ın yasımasını görüyor?
O yansıma dünden geliyor.
Ya da Ay dünden.
Dünün Ay’ını göremezsin.
Kimsenin görmediği Ay düne aittir.
Yanlış bir saate.
Yanlış bir saatte yaşayanı yanlış görmemek elinde değildir.
Yanlış bir bakışla görüyor keşiş.
Hayır, Ay yanlış bir zamanda gözüküyor.
Doğru bir Ay bile yanlış anda yanlış Ay olabilir.
Kimsenin görmediği Ay yanlış bir Ay’dır.
İnsanın gördüğü bir şey yanlış olamaz.
Keşiş yanlış bir Ay gördüğünün bile farkında değil.
Ay yanlış bir Ay olarak görüldüğünü bilmiyor.
Sadece bir yansıma.
Bir yansıma asla yanlış değildir.
O bir yansıma değil, o bir Su Ay’ı.
Keşiş sudan yapılmış bir Ay görüyor.
Ay akışkan. Yüzeysel değil.
Ancak göründüğünde yüzeyseldir.
Dokunulduğunda ise artık yüzeysel değildir.
Ona dokunan el ıslaktır.

Bir gün sonra gazeteler keşişin intihar ettiğini yazdılar. Köyde bir çok kişi
şaşırmıştı; çünkü bir keşişin böyle ölmesi nadir görülen bir şeydi. Artık onun yaşamı hakkında ne kadar çok az şey bildiklerini anlamışlardı. Arada bir görürlerdi onu. Sohbet ettiklerinde keşiş sadece ölümden söz ederdi. Ama bu mesleğinden kaynaklanırdı. Hiçbirinin aklından bir gün keşişin de öleceği geçmemişti. Bazıları, belki de kaza ile düşüp boğulmuştur dedi. Bazıları da bunun imkansız olduğunu çünkü keşişin çok iyi yüzme bildiğini söylediler.
Daha küçük bir çocukken köyün diğer çocukları gibi gölde yüzmeyi severdi.Keşiş olduktan sonra ise hürmet gereği sudan uzak durmak zorunda kalmıştı.

Keşiş suyun içine giriyor, suyu kucaklamaya.
Boğulmuyor. Su Ay’ına tutunuyor.
Elleri ıslak.
Yavaşça eriyen bir bakış için sudan daha gerçek bir şey yok. Su içinse
bir insan bakışından daha gerçek bir şey yok.
Keşiş kapalı gözleriyle bakıyor suya.
Yüzmüyor. Suyun üstünde oturuyor.
Üzerinde yatıyor suyun. Gökyüzü nerede dünya nerede bilmiyor.
Gökyüzünü unutabilen batmaz.
Kimsin sen.
Çok konuşurum ve az yazarım.
Suyun yanında oturan çok konuşur.
Su bütün konuşmalara arka çıkar.
Suyun üstüne yatan sessizleşti.
Kimsin sen?
Çok yüzerim ve oldukça az konuşurum.

Köyden bir kız göle gitti. Annesi ona keşişin orada öldüğünü söylemişti.
Sakin bir ikindi vaktiydi. Gökyüzü karardıkça karardı, hava serinledi. Derken bir rüzgar çıktı ve suyu dalgalandırdı. Kız suyun altından gelen bir sesi duydu.

Şimdi duyduğun nedir?
Bir su sesi duyuyorum.
Her su sesi bir parça ışık yayar.
Işık olsun! Ve ses çıktı ortaya.
Parlak.
Daha fazlasını görebiliyor musun şimdi?
Hayır, çok gürültülü burası. Bu yüzden çok zor görüyorsun.
Uykuda insan sadece duyarak görür.
Şimdi ne görüyorsun?
Bir su sesi duyuyorum.
Bir gece manzarasında keşiş ellerini yıkıyor.
Çünkü elleri fazlasıyla temiz. Ellerinin temizliğini duruluyor.
Ellerini rüzgarla yıkıyor.
Ve rüzgar bir dalga şeklinde.
Dalga keşişe uzanıyor, keşiş ıslak.
Rahip üstünü çıkarmıyor.
Kendini asla çıplak göstermiyor.
Cübbesi içinde suyun üstüne oturuyor.
Cübbesinin kıvrımları dalgaya dönüşüyor.

Bir gazete keşişin bedeninin çıplak olarak bulunduğunu yazdı. Cansız beden suyun üzerinde dolaşıyordu bir balıkçı böcek toplamaya geldiğinde.
Kız ölü keşişin cübbesini bulmak istemişti. Eğer keşişin çıplak bulunduğu doğruysa,
cübbesi de gölün yakınlarında bir yerde olmalıydı. Derken karanlık bastırdı. Anne evde kızını bekliyordu. Kızının komşu köydeki eski öğretmenini ziyarete gittiğini sanıyordu anne. Kız cübbeyi aradı ama bulamadı. Düşkırıklığı içinde yere oturdu ve bakışları suya daldı.Bir şey ışıldadı: Bir kitaptı.

Keşiş asla soyunmaz.
Asla ayrılmazdı cübbesinden.
Sadece dua kitabından ayrılıyor.
Kitabı gölün içine fırlatıyor.
Kitap suda batıyor.
Su soğuk.
Fakat kitap boğulmuyor.
Yazılar hava olmadan da soluk alıyor.
Kitap suyun dibinde yatıyor.
Keşiş okunacak bir şey bırakmamıştı geride. Artık boğulmak için zamanı vardı
Herkes yüzebilir. Ama sadece suyun bir biçimi olmadığını bilenler boğulabilir.
Sadece kendi bedeninin bir biçimi olmadığını bilenler boğulabilir.
Sadece okuyanlar boğulabilir. Suyun ve bedenini biçimsiz oldukları sadece kitaptan öğrenilebilir.
Kitap suyun içinde yatıyor.
Gökyüzü karardıkça o ışıldıyor.
Suyun dışından okunamıyor kitap.
Keşiş kitabı okumak için suya giriyor.
Ve boğuluyor.
Suyun dibine batıyor ve Ay’dan küçük bir parça bile görmüyor.
Yansısının parçacıkları gördüğü.
Suya girdiğinde keşiş suyun üstündeki imge parçalanıyor.

Kız çöküyor ve kollarını uzatıp kitaba ulaşmaya çalışıyor. Ayaklarının altındaki yumuşak ve dibe batan bir toprak ve su göründüğünden daha derin. Kız buz gibi suya düşüyor ve boğuluyor. O gece hiç Ay yok.

Ay keşişi suyun içinde dua kitabını okurken görüyor.
Ay keşişi kucaklamak için suya giriyor.
Yarılıyor.
Paramparça oluyor.
Parçacıkları suya dağılıyor.
Artık göl bomboş.
Boş gölde bir kitap
Ve o kitabı okuyan bir keşiş yerde.
Ve keşişi kucaklayan bir Ay.
Ve ölmüş bir kız.
Bir zamanlar.
Şu ansın. Buradasın.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9