"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

11 Haziran 2012 Pazartesi

ALBERT CAMUS-CZESLAW MİLOSZ

Kitabı L′Homme révolté (Başkaldıran İnsan), Paris’te yayınlandığında ona yapılanları izlemiştim. Özgür bir insan gibi yazıyordu, gelgelelim, buna izin verilmediği anlaşıldı, çünkü anti-emperyalizm (örneğin Anti-Amerikan ve Sovyet yanlısı olmak) bir çizgi izlemek mecburiydi. Sartre’ın Modern Zamanlar adlı dergisinde ona karşı o çirkin kampanya başladığında -baş saldırganlar Sartre ve Francis Jeanson idi, hemeninde Simon de Beauvoir onlara katılmıştı- ben de 1951’de Varşova ile bağlarımı koparmıştım. Sartre, Camus için “Komünizm veya kapitalizmden madem hiçbirini sevmiyorsun, o zaman senin için tek bir yer düşünebiliyorum: Galapagos Adaları,” diye yazmıştı.
Camus bana dostluğunu vermişti ve Gallimard Yayınevi’nde (orada çalışıyordu) böyle bir arkadaşa sahip olmak çok önemliydi. Jeanne Hersch’in Fransızcaya çevirdiği Issa Vadisi romanımı basılmadan okumuş beğenmişti. Dediğine göre romanım ona Tolstoy’un çocukluğu hakkındaki yazılarını andırıyordu.
Gallimard’la ilişkilerim pek de iyi değildi. Avrupa Edebiyat Ödülü’nü alması sonucu Gücün Zaptı adlı kitabımı, hemen ardından da Tutsak Edilmiş Akıl’ı basmışlar ama ikinci kitap piyasaya hiç çıkmamıştı. Kitabın dağıtımından sorumlu kişilerin politik nedenlerden dolayı kitabımı boykot ettiklerini düşünmemek için hiçbir neden yoktu ortada. Camus’nün önerisi ile Issa Vadisi’ni de bastılar ama muhasebe bölümünün dediğine göre hiç satmamıştı –tam da bu sırada birisi bana Afrika’dan kitabın 4. baskısından bir örnek getirmişti. Camus öldükten sonra yayınevinde artık avukatlığımı yapacak kimse kalmamıştı. Sözleşmemdeki bir seçeneğe dayanarak onlara Sédir’in çevirdiği yeni dosyam Anayurt Krallığı’nı önerdim. Ama yabancı yayınlar bölümü sorumlusu ve aynı zamanda bir komünist olan Dionys Mascola, Jerzy Lisowski’den (o sıralar Paris’te bulunan Polonya Komünist Partisi′si üyesi) baskı öncesi kitabımı değerlendirmesini istemişti; kitaba kötü not verip, kitabımı mahvetmesini umuyordu. Tıpkı 19.yy’da Çar Büyükelçiği′nden siyasi göçmenler hakkında fikir istedikleri gibi. Bunun üzerine artık Gallimard’la yapacak bir şeyim kalmadığına karar verdim.
Camus ile yaptığım bir sohbeti anımsıyorum. Bana, bir ateist olarak çocuklarını İlk Komünyon’a göndermesinin yakışık alıp almayacağına dair fikrimi soruyordu. Bu konuşma, Karl Jaspers’i Basel’de ziyaretimden kısa bir süre sonra olmuştu. Ben de ona çocuklarımın  katolik olarak büyütülmesi üzerine sorular sormuştum. Jaspers, bir protestan olarak katolikliğe çok da meyilli olmadığını, ama çocuklar incili, hristiyanlığı öğrenebilsinler diye kendi mezheplerinde büyütülmelerini ve sonrasında da kendi seçimlerini kendilerinin yapmalarına inandığını söylemişti. Benim Camus’ye yanıtım da aşağı yukarı böyle bir şey olmuştu.
Çeviren: Behlül Dündar



Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9