Etrafınıza bir bakın... İşaretleri görmediğinizden emin
misiniz?
Yalanlar. Yanılgılar. Kıskançlıklar. Dost gibi görünüp
düşman olanlar. Karşınızda ağlayanlar. Kafanızda yankılananlar. Gizemli
yabancılar. Ürkütücü senaryolar. Tüketilmiş aşklar. Unutulmayan kayıplar.
Birilerini andıranlar. Aklınıza takılanlar. Arayıp duranlar. Çalmayan
telefonlar. Verilmesi gereken kararlar. Başınıza saplanan ağrılar. Zamansız
fırtınalar. Cevap bekleyen sorular.
Psikiyatrlık yapan Dr. Leo Lieberstein'ın dünyası,
beklenmedik bir anda temelinden sarsılır. Bir şeyler değişmiş, tanıdığı
insanlar yabancılaşmış ve yaşadığı hayat ona ait olmaktan çıkmıştır sanki. Eski
bir hastasının sanrıları, dört bir yanını saran aldatmacalar ve karısının gizemli
davranışlarından hareketle çıktığı gerçeklik arayışı, zihninin karmaşık
coğrafyalarını keşfetmesini sağlayacaktır.
Rivka Galchen'in büyük ses getiren romanı Atmosferik
Rahatsızlıklar, insan zihninin sınırsız yaratıcılığını, terapinin farklı
açılımlarını ve gündelik hayatı delilikten ayıran o ince çizgiyi yoğun bir
ironi ve çarpıcı bir anlatım eşliğinde inceliyor. The New York Times ve
amazon.com'un "Yılın En İyileri" seçkilerine de giren Atmosferik
Rahatsızlıklar; ilişkilere, yalnızlığa ve bizlerin hayatlarına dair söyleyecek
çok sözü olan, pervasız ve sıradışı bir roman.
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark eden bir
psikiyatrın ona rehberlik eden işaretler eşliğinde şekillenen çarpıcı
serüvenini bir solukta okuyacak, hayatınızı ve dünya algınızı gözden
geçireceksiniz.
Bildiğinizi sandığınız her şeyi unutun!
Zihninizi açmaya hazır mısınız?
"...Arjantin'in devi Borges'i çağrıştıran bu zeki, ilgi
çekici, özgün yazar tüm övgüleri hak ediyor."
The New York Times
*
Atmosferik Rahatsızlıklar
Varlık Dergisi, Nisan 2009
Rivka Galchen – Siren Yayınları – Roman – 280 sayfa
Varlık Dergisi, Nisan 2009
Rivka Galchen – Siren Yayınları – Roman – 280 sayfa
“Geçen aralık ayında daireme karımın tıpatıp benzeri bir
kadın girdi...” Rivka Galchen’in romanı Atmosferik Rahatsızlıklar, açılış
cümlesinden de gördüğümüz üzere, bir gün senelerdir evli olduğu kadının hakiki
karısı olmadığına ikna olan Dr. Leo Lieberstein’ın karısını bulmak uğruna
çıktığı ümitsiz yolculuğun romanı. Psikiyatri eğitimi almış olan genç yazar
Galchen, bu kitapta dolaylı bir sembolizm ağı üzerinden ilişkilerin ve benliğin
temel taşlarını bilimsel bir tonla örtülü duygusal kaygılarla sorguluyor.
Sevgiye, dürüstlüğe, sorumluluklara ve delilikle rutin hayatı birbirinden
ayıran o incecik çizgiye değinen roman, belirlenemezliğiyle öne çıkan hava
durumu metaforunu kullanarak bireyin çevresine yabancılaşmasını çarpıcı ve
dolambaçlı bir biçimde konu ediyor.
Galchen’in çok katmanlı romanının kalbindeki anlatıcı Dr.
Leo Lieberstein, salt yaşamını paylaştığı kişiye yabancılaşması dolayısıyla
uzlaşılmış gerçeklik anlayışının dışına kayıyor değil elbette. Bu
yabancılaşmayı algılayış ve yansıtma biçimi, Leo’yu farklı kılan ve okuru kendi
algı normlarını sorgulamaya iten unsurun ta kendisi. “Hakiki” karısının
kaybolmuş ya da kaçırılmış olduğuna kanaat getiren Leo, öyküsünü aktarma şekliyle
okuru boşlukları doldurmaya, satır aralarını da okuyarak olan biteni
anlamlandırmaya zorluyor. Kimi yerlerde beyazperde klasikleri Rashomon ve
Olağan Şüpheliler’i anımsatırcasına okuru kasten anlatı karşısında şüphe içinde
bırakırken, “hakiki” karısına duyduğu özlemi yürek burkan biçimde dışavurarak
bu kez okurun kendi gerçeklik algısını ve yargılarını sorgulamaya itiyor.
Anlatıcısına şüphe ile yaklaşılmasını sağlayan Galchen, romanda konu ettiği,
içinde karmaşık dolaplar dönen aldatmacalarla dolu dünyayı algılamakta güçlük
çeken ve yapayalnız hisseden ana karakterin sorunsalını böylelikle okura bire
bir yaşatarak vurgulamış oluyor.
Atmosferik Rahatsızlıklar’ın odaklandığı aldatmacaların en
temeli Leo’nun karısı Rema’nın kaybolup yerine tıpatıp bir benzerinin ortaya
çıkması olsa da, olayların çıkış noktasında Leo’nun tetiklediği ve hikayede
belirleyici olan bir diğer aldatmaca da var: Öyle ki, Leo, önceden tedaviye
cevap vermeyen devasız hastalarından birinin güvenliğini sağlamak adına etik
olmayan bir seçim yaparak bu hastanın sanrılarını onaylamayı, hatta bu
sanrıları yönlendirmeyi seçmiş, bu konuda da karısından destek hatta baskı
görmüştür... Aldatmacaların çığırından çıktığı noktada, neyin gerçek neyin
sanrı olduğu belirsizleştikçe, Leo kendi durumuna bir hastasıymış gibi yaklaşsa
da işin içinden çıkamaz olur. Aldatmacayı kendisi başlatarak adeta tüm diğer
aldatmacalara, karısının yerine bir başkasının geçmesine değin varan bir
yalanlar zincirine davetiye çıkartmıştır Leo. Yine de öyküsünü naklederken
dahi, kendi tutarsızlıklarını ve çelişkilerini vurgulamaktan kaçınmaz. Dünya
bireye kıyasla çok büyük ve kontrolsüz, hava olayları belirsizdir. Kayıplar
arkalarında açtıkları gediklerden gayrı iz bırakmazlar. Romanın iklimi Leo’nun
algıladığı gerçeklere tepki olarak yollara düşmesini ve kayıplarını aramasını
gerektirecektir elbette... Bu yolculuk süreci karakterin sarsılmış ve kırılmış
gerçeklik anlayışı üzerinden kimi yerlerde Kafka’nın labirentli anlatılarını
kimi yerlerde ise Borges’in “ben”ini çağrıştıran biçimlerde, ancak yine de
Galchen’in özgün ve çarpıcı anlatımıyla hayat bulur.
Psikiyatri literatüründe “Capgras Sendromu” adıyla bilinen,
kişinin çoğu zaman en yakınındaki kimselerin kendileri değil de rol yapan
suretler olduklarına ikna olduğu bir psikoz mevcut. Ancak Atmosferik
Rahatsızlıklar’ın Leo’suna bir teşhis koyarak içinde bulunduğu durumu
böylelikle anlamlandırmak, anlatıyı indirgeyerek romanın kurgusal özgürlüğünü
sarsmaktan ileri gitmez elbette. Galchen, romana bu sendroma işaret eden işaretler
koyduğunu inkar etmiyor, ancak antipsikiyatri akımının öncülerinden R.D.
Laing’e ve hatta Rene Magritte’e yapılan göndermeler, yazarın kasıtlı bir
duruşu olduğunu, belki de “Psikoloji yoluyla deliliği ölçmeyi ve
gerekçelendirmeyi düşünmüş olan dünya, delilik önünde kendini
gerekçelendirmelidir”* diyen Michel Foucault’ya selam çaktığını düşündürüyor.
Rivka Galchen’in ilk romanı Atmosferik Rahatsızlıklar,
yabancılaşma gibi tanıdık bir konuyu neredeyse fantastiğe varan parametreler
dahilinde girift bir sembolik yapı ile kurgulayarak okuru da ana karakteriyle
beraber yabancı coğrafyalara çekmeyi başarıyor. Ezberleri bozan, alışılagelmiş
değerleri sorgulatan, bireyin kendi kurduğu dünyasının temel taşlarını bir bir
sarsan tuhaf coğrafyalara... Leo’nun sancılı, yer yer hüzünlü, zaman zaman
gülümseten arayışının vardığı noktada – edebiyatta alışageldiğimiz üzere arayış
öykülerinin çoğu gibi- sürecin kendisi sonuçtan çok daha belirleyici... Leo
rehberliğinde çıkılmış bu yolculuğun sonunda okuru bekleyen ise, aynada
yansıyan suretinin ta kendisi.
Sanem Sirer
*
Toronto doğumlu Rivka Galchen, yazarlığın yanı sıra
psikiyatride uzmanlaşmış bir doktor. İlk romanı Atmosferik Rahatsızlıklar ile
özellikle Amerika’da büyük ses getiren Galchen, Princeton Üniversitesi İngiliz
Edebiyatı bölümünden mezun ve efsane yazar Joyce Carol Oates’un öğrencilerinden
biri. Tıp eğitimini tamamladıktan sonra Columbia Üniversitesi’nde Yaratıcı
Yazarlık alanında öğrenimine devam eden Galchen; bu dalda Rona Jaffe Vakfı
Ödülü’ne layık görülmüş. Thomas Pynchon, Jorge Luis Borges ve Haruki Murakami
gibi dev yazarlarla şimdiden kıyaslanan Galchen, bu ilk romanında paralel
dünyalar, psikoz vakaları ve Patagonya ovalarına uzanarak ilişkiler, aşk,
bireyin yalnızlığı ve delilikle gündelik hayat arasındaki o ince çizgiye dair
temel, insancıl ve naif gerçeklerin altını çiziyor. Psikiyatriden yola çıkan bu
deli dolu macera, New York Times Book Review’un prestijli “Yılın En İyi
Kitapları -2008” seçkisinde yer almakta.Galchen, halen Columbia Üniversitesi’nde Yaratıcı Yazarlık
dersleri vermektedir.