“Küçük Köpekli Kadın”ı okuduktan sonra şöyle yazar Maksim
Gorki: “Diğer yazarların yazdıkları sanki kalem yerine uzun bir kereste ile yazmışlar
gibi kaba ve hantal. Tüm gerçeklikleri kaybolmuş gibi görünüyor.”
Aklıbaşında herhangi bir okuyucuya – bir öğrenci, edebiyat
hocası, eleştirmen ya da bir yazar mesela- da sorduğunuzda aynı yanıtı
alacaksınız: Çehov bu dünyada yaşamış en iyi öykü yazarıdır.
İnsanların böyle
düşünmelerinin haklı nedenleri vardır: Bu kadar çok öykü üretebilmiş olması
yanında – varsa da birkaç kişi bu kadar çok yazabilmiştir- bu kadar kısa
aralıklı sürelerde başyapıtlar, öyküler üretebilmiştir.
Bu yapıtlar bize sadece
“itiraf ettiren”nitelikte değil aynı zamanda haz veren, heyecanlandıran,
duygularımıza yeni kapılar açan yapıtlarlardır. Bunu da sadece gerçek sanat başarabilir.
Bazen insanlar Çehov’un bir aziz olduğundan bahsediyorlar.
Yok hayır, o bir aziz değildi, onun yaşamöyküsünü okuyan herkes bunu zaten
bilir. Büyük bir yazar olmasına ek olarak Çehov tam, mükemmel bir sanatçıydı.
Bir seferinde başka bir yazara şöyle bir öğüt vermişti: "Tembelliğiniz her
öykünüzde satırların arasından akıyor. Cümleleriniz üzerinde çalışmıyorsunuz. Oysa çalışmanız gerekir, biliyorsunuz. Sanatı sanat yapan budur.”
Çehov’un öyküleri yayındıları ilk gün gibi hala muhteşem –
ve gerekli-. Kendi zamanındaki insanların yaşamlarını, huylarını,
yaptıklarını olağanüstü bir kesinlik içinde anlatır; bu da yapıtlarının
tüm zamanlar için geçerli olduğu anlamına gelir. Edebiyat okuyan herkes,
sanatın aşkın gücüne inan herkes, - ki inanmalıdır – önünde sonunda Çehov
okumak zorunda. Ve şimdiki zaman her zamankinden daha doğru bir zamandır.
Çeviren: Behlül Dündar