Olanaksız Söyleşiler, Manganelli'nin, aralarında büyük
zamansal uzaklıklar bulunan on iki tarihsel kişilikle yaptığı söyleşileri
kapsıyor. Doğal olarak "olanaksız", ama Manganelli'nin usa sığmaz
imgeleminin "olanaklı" kıldığı, düşsel söyleşiler bunlar.
Birbirinden değişik alanlarda ün yapmış Casanova, Charles Dickens, Nostradamus, Harun Reşid, Tutankhamon, Marco Polo ya da öteki kişilerin hemen göze çarpan ortak özellikleri, ölümlerinden onca yıl sonra, hâlâ toplumsal bellekte yaşamayı sürdürmeleridir kuşkusuz. Manganelli'nin ünlü ölülerinin ikinci ortak özellikleri de, tümünün de yüzlerinin, ölüler dünyasından çok, bu dünyaya, yok edilemez yaşamlarına dönük oluşudur.
"On sekiz yaşında öldüm ben. Belki de oyun oynama isteğimi tüketmeden."
- Tutankhamon
"...öylesine hızlı kaçış halinde bir bedendim ki, beni izleyenlerin elinde kalan tek şey bir gölgeydi, bilmecemsi, kadife kokulu bir gölge."
- Casanova
"... bir masal insanına dönüştüm, sonunda imgemi öylesine işlemeyi başardım ki, hiç kimse benim gerçek mi sahte mi olduğumu bilemez oldu."
- Harun Reşid
Birbirinden değişik alanlarda ün yapmış Casanova, Charles Dickens, Nostradamus, Harun Reşid, Tutankhamon, Marco Polo ya da öteki kişilerin hemen göze çarpan ortak özellikleri, ölümlerinden onca yıl sonra, hâlâ toplumsal bellekte yaşamayı sürdürmeleridir kuşkusuz. Manganelli'nin ünlü ölülerinin ikinci ortak özellikleri de, tümünün de yüzlerinin, ölüler dünyasından çok, bu dünyaya, yok edilemez yaşamlarına dönük oluşudur.
"On sekiz yaşında öldüm ben. Belki de oyun oynama isteğimi tüketmeden."
- Tutankhamon
"...öylesine hızlı kaçış halinde bir bedendim ki, beni izleyenlerin elinde kalan tek şey bir gölgeydi, bilmecemsi, kadife kokulu bir gölge."
- Casanova
"... bir masal insanına dönüştüm, sonunda imgemi öylesine işlemeyi başardım ki, hiç kimse benim gerçek mi sahte mi olduğumu bilemez oldu."
- Harun Reşid
*
İtalyan edebiyatının bazı yazarlarının -genelde romancı
olarak tanınmalarına rağmen- uçsuz bucaksız ilgi alanları ve bu alanlarda göz
kamaştırıcı bilgileri vardır. Sadece roman değil, deneme, öykü, felsefe,
kuram vb. türlerde de çok sağlam yapıtlar verirler. Eco, Papini, Calvino,
Calasso gibi. Bunlardan biri de Manganelli’dir.
Olanaksız Söyleşiler hem okuma zevki, hem değişik bir tür,
hem de şaşırtıcı bakış açıları adına çok güzel bir kitap.
Adından da anlaşılacağı gibi yazar, kendileri ile konuşma
imkanı olmayan kişilerle hayali bir söyleşiye başlıyor. Hepsi uzun zaman önce
ölmüş kişiler. Peki Manganelli böyle bir işe girmekle neyi amaçlıyor?
Charles Dickens’la, Gaudi ile, Halife Harun Reşid’le, adını sanını ilk kez
duyacağımız bir sirk sanatçısı ile yapılan bu konuşmalar bize ne verir? Üstelik
şunu da biliyoruz: Yazarın sorularına verilen yanıtlar yine yazarın kendi
zihninin ürünleri. Yani onların eserlerinden seçilmiş cümlelerden oluşan
yanıtlar yok. O zaman neden böyle bir kitabı okuyalım ki, diye sorulabilir.
Peki biz kafamızın içinde başkaları ile konuşmuyor muyuz?
Onlarla tartışmaya giriyoruz, onlara sorduğumuz sorulara yine kendimiz yanıt
veriyor ve yine bunun sonucunda kendimiz bir sonuca gidiyoruz. Ama bunlar
günlük, kişisel hayatın birer parçası. İşte bu tekniği Manganelli edebi bir
düzeye çıkarıyor. Tabii bu ilk kez yapılan bir şey değil. Ama Manganelli,
konukları ile yaptığı konuşmalarda onların üslubunu ustaca kullanıyor, hem
yaşamlarına hem de yaptıklarına dair çok geniş bilgisinden en iyi şekilde
yararlanarak onlara dair bildiğimiz birçok şeyi farklı bir şekilde düşünmemizi
sağlıyor.
Dickens, Gaudi, Paladino, Harun Reşid ve Marco Polo
içerikleri ile; Phaedrus, Nostradamus söyleşileri tekniği ile çok ilgi
çekici. Geçmişin bu ihtişamlı yüzleri, sanki gerçekten onlarmış gibi
büyük bir dinginlik, hüzün ve mantıklı bir şekilde konuşuyorlar. Gaudi’nin
yanıtları mesela, öyle ilginç ki, kendisi bunları duymuş olsaydı, işte beni
anlamış biri diyecekti büyük olasılıkla.Ya da en azından şaşıracaktı.
Bu söyleşileri okuduktan sonra yanıtını hiç bilemeyeceğimiz
o sorulardan biri gelip takılıyor aklımıza: Eğer kendileriyle hayali olarak
yapılmış bu söyleşileri o kişilere okutabilseydik tepkileri ne olurdu acaba? Bunun
yanıtınız hiçbir zaman bilemeyeceğiz.