"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

7 Haziran 2012 Perşembe

PARA,VATER,EVDE KALMIŞ KIZ,ÇATIDAKİ LEYLEK-FYODOR MİHAİLOVİÇ DOSTOYEVSKİ

Ben de ona,  “İzin verirseniz” diye karşılık verdim, “Rusların yakışıksız davranışları mı, yoksa  dürüst  bir  çalışmayla  düğüm  üstüne  düğüm atıp  para  biriktirmekten  ibaret  olan  Alman sisteminin mi daha iğrenç olduğu henüz söylenemez.”

“Ne  yakışıksız  bir düşünce!” diye haykırdı  general.

“Ne kadar da tam Ruslara yaraşır düşünce!” diye haykırdı Fransız da.

Gülüyordum;  onları  iğnelemek  için yanıp  tutuşuyordum.

“Alman tanrısına  tapmaktansa,  bütün ömrümce  bir  Kırgız  çadırında  göçebe  yaşamı   sürmeyi yeğlerim!” diye bağırdım.

“Ne tanrısıymış o?” diye bağıran general bu kez ciddi olarak öfkelenmeye başlıyordu.

“Almanların  servet  biriktirme  biçimi. Buraya  geleli  çok olmadı  ama,  yapmak  ve  doğrulamak  zamanını  bulduğum  gözlemler  benim  Tatar  kanımı  isyan  ettiriyor.  Vallahi,  böyle  erdemleri istemem  ben!  Dün bu çevrede  on  verst  kadar  dolaştım.  Tıpkı  o  resimli  küçük  Alman  ahlak kitapları  gibi:  Burada,  her  evin  korkunç  derecede  erdemli  ve  olağanüstü  biçimde  namuslu Vater′i (Baba) var.  O kadar  namuslu  ki,  insan  yaklaşmaya  korkuyor.  İnsanın  yaklaşmaya  korktuğu namuslu kişilere dayanamam ben. Her Vater′in  bir ailesi  var, akşam olunca da  hepsi  yüksek sesle eğitici kitaplar okuyorlar. Minik evin üzerinde  karaağaçlar  ve  kestane  ağaçlan  hışırdıyor. Güneşin  batışı, damın  üstünde  bir  leylek... 

Bütün  bunlar  son derece şiirsel ve dokunaklı... Öfkelenmeyin general, izin verin
de acıklı biçimde konuşayım. Ölmüş babamın, akşamları küçük bahçemizin ıhlamur  ağaçları altında annemle  bana  buna benzer kitaplar  okuduğunu  anımsıyorum.  Demek  ki  bu konuda ne  dediğimi  bilecek  durumdayım.  Burada,  her  aile  tamamiyle  Vater′in  kulu  kölesi.  Hepsi öküzler gibi çalışıyorlar,  Yahudiler gibi de para biriktiriyorlar.  Diyelim ki  baba bir miktar para  biriktirdi  de, mesleğini, ya da  toprağını  büyük oğluna devretmek  istiyor:  Çeyiz  parası vermeyeceği için kızı evlenemez. Küçük oğlanı  uşak,  ya  da  asker olarak  satarlar,  parayı da baba malına katarlar. Bu gerçek, burada yapılageliyor; sorup öğrendim.  Bütün  bunların  bir  tek  kaynağı  var: Dürüstlük,  aşırı dereceye  vardırılan  bir  dürüslük  öyleki,  satılan küçük oğlan, kendisini  dürüstlük  uğruna  sattıklarına  kesinlikle  inanıyor.  İşte  ideal  bu, kurban  bile  kendisini  sunağa  götürdükleri  için  seviniyor! 

Peki,  sonra?  Eh,  ne  olsun,  büyük oğlanın  da  yaşamı  pek  öyle  güllük  gülistanlık  değil:  Orada  bir  Amalchen′i, gönlünün  bir  arkadaşı  var  ama,  onunla  evlenemez  ki,  çünkü  henüz  yeteri  kadar  florin biriktiremediler.  Onlar  da,  erdemle,  içtenlikle  beklerler  ve  gülümseyerek  sunağa  giderler.  Amalchen′in  yanakları  çukurlaşır,  kız  kurur  kalır.  En  sonunda,  yirmi  yıldan  sonra, varlıkları  artar,  florinler  namuslu  ve  erdemli  biçimde  birikmiştir...  Vater  kırkına  merdiven  dayamış  büyük  oğlunu  kutsar,  otuz  beş  yaşını  süren  Amalchen′in  de  göğüsleri pörsümüştür, burnu kıpkırmızıdır... Yaşlı adam bu fırsatla ağlar, ahlak dersi verir ve ölür. Bu kez de  büyük oğlan  erdemli  Vater′e,  dönüşür  ve  öykü  yeniden başlar. Elli ya da yetmiş yıl sonra, ilk Vater′in torunu gerçekten de önemli bir anamal gerçekleştirir, onu oğluna, o da kendi oğluna bırakır, beş altı kuşak sonra da Rothschild  baronu, ya da Hoppe ve Ortakları ya da şeytan bilir kim ortaya çıkar. Bu gerçekten de görkemli bir gösteri değil mi? İki yüzyıllık çaba, sabır, emek, zeka, dürüstlük,  enerji,  metanet,  ileri  görüşlük,  damın  üstünde  leylek!  Daha  fazla  ne  istersiniz?

Bundan  daha  yüce bir şey olamaz: Bu  bakış  açısından,  bütün  dünyayı  yargılamaya  ve suçluları, yani az buçuk onlardan farklı olanları cezalandırmaya başlarlar. İşte böyle. Ben Rus yöntemince  sefahata  dalmayı,  ya  da  rulette  servet  kazanmayı  yeğlerim!  Beş  kuşak  sonra Hoppe ve Ortakları olmaya hiç de niyetim yok! Kendim için paraya ihtiyacım var, kendimi hiçbir anamala  bağlı  hissetmiyorum.  Bir  sürü  saçmalıklar  söylediğimi  biliyorum  ama,  bana  ne. Benim inançlarım bu.”

General düşünceli bir tavırla atıldı:
"Bu söylediklerinizde çok haklı olup olmadığınızı bilmiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, hemen bol keseden atmaya başlıyorsunuz, meydanı birazcık boş bulunca...


*
Kumarbaz (Nesrin Altınova çevirisi, bir iki küçük değişiklikle) romanından alınmıştır.


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9