“I want to die after a long traditional illness. What about
you?”
11 Eylül günü gerçekleştirilen saldırıyı sıcağı sıcağına
televizyondan seyrederken aklıma gelen ilk isimlerden biridir Don Delillo.
Hatta birincisi sanırım.
Modern yaşamın, tüketimin, paranoyanın, suikastlerin, komplo
teorilerinin yazarı olarak bilinen Delillo tüm bunları yazar ama hepsinin
merkezine ise çok sağlam bir şüpheci / sorgulayıcı bir ‘ses’ ile o sese zıt,
çelişkileri daha da derinleştiren yanıtlar veren bir ‘karşı ses’ koyar. Bence
Delillo ‘aslında her şeyin yanıtını biliyorum. Ama ben söylersem bir işe
yaramaz,‘ der gibi yazıyor özellikle kendi kadim konularında.
Son romanı Point Omega da işte bunlardan biri. Falling
Man’de 11 Eylül sonrasını konu alan yazarımız bu kitabında ise Irak İşgali ile
ilintili bir öykü ile karşımızda.
Savaş döneminde hükümete danışmanlık görevi yapan, savaşı
planlayanlardan biri olan yazar, entelektüel, profesör Elster ‘e
genç ve iyi bir kısa film yapma arzusu ile yanıp tutuşan kahramanımız bu
adamın peşine düşer. Sonunda Elster onu uzakta bir çölde bulunan yazlığına
çağırır.
Günler geçerken aralarındaki konuşmalar savaş, ölüm, zaman
vb. gibi etrafında sürer. –Elster Haiku ve Savaş gibi ilginç ilişkiler
kurar- Ve bir gün Elster’in kızı çıkar gelir.
Bundan sonra işler bir başka yollara ve sorulara yönelir.
Irak’ta milyonlarca insanın yaşamını kökten değiştiren biri
ve inzivaya çekildiği çöldeki evi. Yaşamını kökten değiştiren milyonlarca
insanı merak edip etmediğini, vicdanen azap çekip çekmediği bile şüpheli
birinin kendi kızı için yaşadığı cehennem. Çölde ha bir kişinin birden
bire gözden yitmesi ha bir milyon kişinin…
Politik felsefe argümanları ile hayatın gerçekliğinin aynı
kazana atıldığı bir Don Delillo başyapıtı.
'"Point Omega" is a treat: the most satisfying and
least cryptic of DeLillo's late novels' - "Sunday Telegraph". Richard
Elster, a retired secret war adviser, has retreated to a forlorn house in a
desert, 'somewhere south of nowhere'. But his planned isolation is interrupted
when he is joined by a young filmmaker intent on documenting his experience in
a one-take film. The two men sit on the deck, drinking and talking. Weeks go
by. And then Elster's daughter Jessie visits. When a devastating event follows,
all the men's talk, the accumulated meaning of conversation and isolation, is
thrown into question. Written in hypnotic prose, this substantial novel is both
a metaphysical meditation and a deeply unsettling mystery, from which one thing
emerges: loss, fierce and incomprehensible. 'Another formidable construction by
a very distinctive writer' - "Evening Standard". 'A pared, intense
anti-parable ...so rigorous and so precise' - "Observer". 'Impossible
to forget' - "Sunday Times