"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

10 Haziran 2012 Pazar

RAŞOMON VE DİĞER ÖYKÜLER-RYUNOSUKE AKUTAGAVA

Bu kitaptaki hikâyeler, Ryunosuke Akutagava’nın öykülerinden bir seçmedir. Büyük bir ustalıkla yazdığı çeşitli biçim ve içerikteki öyküleriyle kendinden sonra gelen kuşaklara örnek olmuştur. 

Japon film yönetmeni Akira Kurosava, kitaba adını veren öyküyü “Çalılıklar Arasında” isimli öyküyle birleştirerek Raşomon ismiyle sinemaya uyarladı ve 1951 yılında Venedik Uluslararası Film Festivali’nde birincilik ödülünü kazandı.

“Akutagava, ilk hikâyesi olan “Raşomon”da işinden atılmış bir uşaktan bahseder. Uşak, Raşomon kulesinde, peruk yapmak için ölü bir kadının saçlarını yolmakta olan yaşlı bir cadaloz görür. “yaşamak için bunu yapmaya mecbur olduğumu bilseydi, belki bana kızmazdı” diyerek durumu açıklamaya çalışır yaşlı cadı. 

Uşak alaycı bir şekilde “Yaa, öyle mi? O zaman hırsızlık yapma sırası bende. Yapmazsam ben de açlıktan öleceğim” der ve elbiselerini üstünden çıkarıp alarak kadını bir tekmeyle kokmuş cesetlerin arasına yuvarlar.

Akutagava’nın yaratmış olduğu ırz düşmanları, katiller ve fanatikler üzerine hiçbir zaman merhamet güneşi doğmaz; çünkü yazar, tıpkı başı dumanlı Fuji dağı gibi insanların aczine uzaktan ve soğuk bakmaktadır. Ölümünden birkaç ay önce yazmış olduğu şiirde yazarın nihilizmi çok çarpıcı bir biçimde gözlenmektedir.

*
Akutagava'nın ince işçiliği
ERKAN CANAN

Radikal Kitap / 20/08/2010
Japon Ryunosuke Akutagava, genç ölen yazarlardan. 1927'de otuz beşinde intihar ettiğinde, ardında on dokuz ciltte toplanan öykü, roman, gezi, anı, eleştiri ve antoloji gibi farklı türlerde eserler bıraktı. Akutagava'nın öyküleri, insanın hakiki hikâyesini vermeleriyle göz doldurur. Akira Kurosawa'nın ünlü filmi de Akutgava'nın öykülerinden uyarlanmıştı
Genç ölmüş yazarlar, sözünü tüketmemiş olmanın mutluluğunu yaşar. Onların hiç yaşlanmayan kalemi, sonsuz diriliği tasvir edecektir. Büyümek, bazı kişilerde hiç çıkmayacak lekeler bıraktığından olsa gerek, ilk dönemlerinde iyi eserler meydana getirmiş bazı yazarların yaşları ile, daha sonra yazdıklarının niteliği arasında ters orantı vardır. Öyle ya, hayat, üzerinden tekrar tekrar geçilmesi, hataları düzeltilmesi gereken uzun soluklu bir kitaptır. Bu düzeltmeler en başta, gençliğin heyecanını, özgünlüğünü ve cesaretini terbiye etmeye koyulacaktır. Geriye kalan, risk almaktan korkan, uzlaşmacı olmaya dikkat eden, sözünün büyüsünü kaybetmiş ve heyecanından eser kalmamış koca bayağılıktır. Artık dünyaya sığamayan fırtınaların, hiçbir şekilde teskin olamayan huzursuzlukların yerini, sütliman bir varoluş almıştır. Kimileri bu durumu, ‘büyümek’ olarak adlandıracaktır.
Japon Ryunosuke Akutagava, genç ölen yazarlardan. 1927’de otuz beşinde intihar ettiğinde, ardında on dokuz ciltte toplanan öykü, roman, gezi, anı, eleştiri ve antoloji gibi farklı türlerde eserler bıraktı. Akutagava’nın öyküleri, insanın hakiki hikâyesini vermeleriyle göz doldurur. Onlarda, edebi yetkinlik kadar, yazarlık hayatı on bir yıl gibi kısa bir süreyi kapsayan bir gencin diriliği de hissedilir. Şimdi elimizde, Oğuz Baykara’nın özenli çevirisiyle, Akutagava’nın öykülerinden bir seçme bulunuyor; Raşomon ve Diğer Öyküler. Yazar, öykülerini farklı biçim ve içeriklerle kaleme alsa da, bireyin iç dünyasındaki çıkmazlar ve çelişkiler, işlediği konuların başında geliyor. Burada, tam olarak iyi ya da kötü denebilecek, tektip karakterler bulunmaz. Çünkü yazar çoğunlukla, karakterlerini olağanüstü durumla rla karşı karşıya bırakarak, onları n kişiliklerindeki değişimleri incelemeye koyulur. Her şeyden önce, mükemmel kurgularıyla dikkat çeken öykülerinde Akutagava, karakterlerine ve konularına karşı mesafeli durup onları hep uzaktan izleyerek, çarpıcı bir tarza imza atmış.
Gerçeği, bilemeyebiliriz!
Akutagava’nın seçkide yer alan on dört öyküsünden ‘Raşomon’ ile ‘Çalılıklar Arasında’nın yeri ayrı. Bilenler bilir, ünlü yönetmen Akira Kurosawa’nın iki öyküyü birleştirerek yaptığı film, 1951’de Venedik Uluslararası Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanmıştı. Akutagava ilk öyküsünde, işsiz kalmış bir uşağın açlıkla sınavdan geçirilişini hikâye eder. Deprem, kasırga, yangın ve kıtlığın kasıp kavurduğu Kyoto’da yaşayan isimsiz uşak, yıllardır hizmetinde olduğu patronu tarafından işten çıkarılmıştır. Uşağın daha önceki beninden başka gelişi, tam da bu ana tesadüf eder. Neredeyse uşaklık dışında elinden hiçbir iş gelmeyen karakterimiz, hayatta kalmak için namuslu yolu seçmenin, açlıktan ölüp gitmek anlamına geleceğini n çok iyi ayırdındadır. Fakat yine de, kötülük yap ıp yapmama konusunda kararsızdır. Ondaki dönüşümü tetikleyecek şey, karşılaştığı yaşlı kadın olacaktır. Geceyi geçirmek için yer arayan karakterimizin yolu, yıkılmak üzere olan, sahipsiz ölülerin rastgele atıldığı Raşomon kulesine düşer. Uşak kulede, peruk yapmak için ölülerin saçlarını koparan yaşlı bir kadına rastlayacaktır. Yazar, uşağın iç dünyasına inerek, söz konusu rastlantının onun duygularını aniden nasıl tepetaklak ettiğini, kişiliğini telafi edilemez şekilde nasıl dönüştürdüğünü tasvirediyor.
‘Çalılıklar Arasında’ ise, farklı karakterlerin bir cinayete dair tanıklıkları şeklinde tasarlanmış. Oduncu, gezgin keşiş, polis, yaşlı kadın, hırsız Tacomaru, öldürülen adamın eşi ve medyum aracılığıyla mahkemeye ifade veren öl dürülmüş adam, olayı kendi gözlerinden anlatır. Fakat ortada bir sorun vardır: verilen ifadelerden hiçbiri, diğerlerinin söyledikleriyle uyuşmaz. Akutagava ‘nın çok farklı anlatım biçimlerini kullanarak zenginleştirdiği öyküsünün en belirleyici özelliği, bir olayın neredeyse sonsuz derecede farklı anlamlara sahip olabileceğini ve dolayısıyla gerçeklerin de kişilere göre şekil alabileceğini ortaya koyması. Buradaki karakterlerden hırsız Tacomaru ‘ya değinmemek olmaz. Saf, katıksız kötülüğün vücut bulduğu Tacomaru, gariptir ki en doğru sözlerin de sahibi. Toplumun ahlak anlayışındaki gedikleri iyi gözlemleyen ve kılıfına uydurulmuş kötülüğü çabucak açığa çıkararak kendisini yargılayanların yüzlerine vuran Tacomaru, şüphesiz öykünün en sıra dışı karakteri.
Hayatı ıskalayan deha
Akutagava ilginç öykülerinden ‘Cehennem Tablosu’nda ise, dahi karakterinin, hayatın sınırlarıyla trajik bir şekilde yüzleşmesini hikâye eder. Adı Yoşihide olan bu karakter, dehasıyla ülkenin tüm ressamlarını gölgede bırakırken, küstah ve kibirli kişiliğiyle herkesin nefretini üstüne çeker. Ölüleri bile model olarak kullanan Yoşihide, gerçekçi resimler yapmakta ustadır. Ünü tüm ülkeye yayılan ressam, günün birinde saraya çağrılır ve kendisinden, ‘Cehennem Tablosu’ adını taşıyacak bir resim yapması istenir. Tabloyu yapmaya koyulan Yoşihide, en önemli bölüm olan cehennem tasvirinde tıkanmaya başlar. Ressam, zorlu sahneyi gerçeğe en yakın haliyle çizmeye çalışırken, hayalleri ile hayatın soğuk gerçekleri arasına sıkışacaktır. Akutagava’nın, sınır tanımayan hırsın, insanları götürebileceği tehlikeli durakları göstermekle yetinmeyerek, eleştirisini toplumu da kapsayacak şekilde genişletmesi, öyküyü nitelikli kılan hususlardan. Yazar, kendini beğenmiş tavırlarıyla Yoşihide’yi, sanatı küçümseyenler, ikiyüzlüler, iktidar tutkunları tarafından kuşatılmış hayatıyla ele alıyor ve böylelikle, çok yönlü bir hikâye armağan etmiş oluyor.
Akutagava’nın, paranoyalarla boğuşan bir karakteri anlattığı ve kendine has ritmiyle yol alan ‘Çarklar’ öyküsü, onun kurgu ustalığının doruğunu oluşturuyor diyebilirim. Öykünün baş kahramanı olan yazar, baş ağrılarından, beyninde dönüp dolaşan çarklar şeklindeki halisünasyonlardan ve paranoyalardan mustariptir. Bu esnada eniştesinin ölümü, onun hayatını daha da çetrefilli hale getirecektir. Ablasına taziye ziyaretinde bulunmak için yola koyulan karakter çok geçmeden, kullandığı uyku haplarının ve saplantılarının etkisi altına girecektir. ‘Çarklar’, tamı tamına bir bunalım öyküsü. Burada adeta, ertelenmeye çalışılan intiharın izini süreriz. Akutagav a’nın biyografik öykülerinden olan ‘Çarklar’, yazarın yaşamını yitirdiği yıl kaleme alındı. Öykünün bu denli canlı ve gerçekçi olmasının başlıca nedeni de kuşkusuz budur.
Akutagava’nın bize sunduğu hazine, burada ele aldığım dört öyküden ibaret değil. Yaşını başını almış Rahip Naygu’nun, mutsuzluğunun yanı sıra, tüm mutluluğunu da koca burnuna borçlu oluşu; cehennemde kendisine son bir şans verilen cani Kandata ‘nın yaşadığı talihsizlik; gelecekte yazar olmayı hayal ederken, aldığı yanlış kararlarla işleri ters giden Nabuko ve nihayet, defalarca hazine bulan, fakat savurganlığı yüzünden elinde tek kuruş kalmayan Toşişun’un keramet ilmini öğrenme çabaları, kitaptaki diğer öykülerden birkaçının konusu.
Son olarak, Raşomon ve Diğer Öyküler’in çevirisi ve derlemesi için Oğuz Baykara’nın büyük emeğinin altını çizmekte fayda var. Güzel, özenli ve yetkin Türkçesiyle öyküleri şüphesiz daha da zenginleştiren Baykara, bununla yetinmeyerek, Akutagava’nın yaşamı ve yapıtlarına odaklanan kapsamlı ve nitelikli bir yazıyı da kitabın sonuna eklemiş.

RAŞOMON VE DİĞER ÖYKÜLER
Ryunosuke Akutagava
Çeviren: Oğuz Baykara
Boğaziçi Üniversitesi Yayınları
2010
239 sayfa

*
Japon Edebiyatı’nın en üretken, öncü ve hayalci yazarlarının başında gelir Akutagava.
Tıpkı Sait Faik gibi “yazmasa çıldıracaktı” yazarlardandır. 150’den fazla kitap, hem de sadece 12 yılda…
Akutagava’nın öyküleri genelde serin bir hava tadı taşır. Soğukkanlı bir anlatımı var. İster duygusal bir sahne olsun, ister cehennemde ceza çeken insanları anlatsın hiç fark etmez onun için. Kendinden emin, paniklemeyen biri. Gerçekliği bazen iliklerine kadar yaşadığı için bunu ustalıkla okura aktarabiliyor. Ama gerçeklik sözüne kanmayın. Öykülerinde gerçeküstüne yakın sahneler, imgeler, masalsı anlatımlar bol bol mevcut. Gerçekçilik daha çok acımasızlık olarak ortaya çıkıyor. Bunun nedeni ise sanırım yaşamında gizli.
Annesi o daha bebekken çıldırmış, onu dayısına vermişler. Dayısının adını soyadını olarak almış.12 yaşında annesi ölmüş, 21 yaşında liseyi bitirmiş ve deli gibi yazmaya başlamış. Evlenmiş, bir oğlu olmuş. 35 yaşında uyku ilacı ile yaşamına son vermiş.
Akutagava, Japonya′da adına öykü ödülü verilen ilk yazardır. Kurusava onun iki öyküsünü Raşomon adıyla sinemaya aktardı ve Venedik Film Ödülünü kazandı. Bunun yanında kısa roman diyebileceğimiz öyküsü Kappa en ünlü yapıtlarından, Borges’in de favori kitaplarındandır.
Akutagava ilk kez bu kadar kapsamlı ve Japonca’dan çevrildi. Özellikle, Raşomon, Burun, Cehennem Tablosu, Örümcek İpi, Mandalinalar, Çalılıklar Arasında, Çin’li İsa gibi en çok bilinen ve onun ustalığını gösteren öyküler var. Bununla birlikte kitapta çevirmen ve Japon Edebiyatı araştırmacısı Dr.Oğuz Baykara’nın Akutagava’nın yaşamı ve yapıtları üzerine doyurucu bir yazısı bulunuyor.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9