"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

9 Haziran 2012 Cumartesi

SAĞLAM KAYAYA ÇARPMAK-HECTOR MUNRO

Treddleford, elinde şiir kitabı, insanın uykusunu getiren şöminenin önünde, rahat bir koltuğa oturdu,  yağmur damlalarının kulübün pencerelerini ısrarla vurduğunun farkındaydı. Yağışlı ve soğuk Aralık öğleden sonrası, karanlık, yağışlı bir Aralık akşamına dönüşüyordu ve klübün dumanlı, sıcak odasıyla tam bir tezat teşkil ediyordu. Elindeki “Semerkant’a Parıltılı Yolculuk’ la, insanı içinde bulunduğu iklimden uzaklaştırıp, başka, uzak diyarlara götürecek bir gündü. Çoktan yağmurlu Londra’dan güzel Bağdat’a gitmişti bile, tam ‘Altın Kapı’ya varmıştı ki, yakınındaki bir cansıkıntısının soğuk nefesi, kendisiyle kitabın arasına girdi. Kıpır kıpır, fırlak gözlü, ağzı konuşmaya hazır Amblecope, yanındaki koltuğa oturmuştu. Oniki ay ve birkaç hafta boyunca, Treddleford, geveze adamdan kaçmayı başarmıştı. Adamın bitmek bilmeyen, sıkıcı şahsi başarılarının dökümünden, veya golftaki, oyun masasındaki, at yarışlarındaki başarılarından şaşırtıcı şekilde kaçınmıştı ama şimdi kaçacak yeri yoktu, birazdan Amblecobe’un konuştuğu daha doğrusu konuşmak talihsizliğine uğrayanların arasına girmek üzereydi.
İşgalcinın elinde okumaktan ziyade, sessizliği bozmak için taşıdığı bir dergi vardı.
Kocaman ve meydan okuyan gözlerini Treddleforda’a doğru çevirerek, “Throstlewing’in bayağı iyi bir portresi” dedi. “ Bana 1903 Grand Prix için iyi biri olacağı söylenen Yellowstep’i hatırlatıyor, ne acayip bir yarıştı, sanırım Grand Prix’in tüm yarışlarını izledim son…”
Treddleford, sıkıntıyla “Rica ederim bana Grand Prix’ten bahsetmeyin, bana çok acı hatıraları çağrıştırıyor, neler olduğunu anlatmam çok uzun sürer” dedi.
Amblecope aceleyle “tabi, tabi” dedi. Adama göre kendisinden başkasının uzun hikayeler anlatması korkunçtu. Derginin sayfalarını çevirdi ve bir Moğol sülünüyle ilgi resimle çok ilgilendi.
Komşusunun da incelemesi için resmi yukarı kaldırarak “Mongol türünün bir resmi, üst üste iki günde o kadar çok sülün avlamıştım ki, galiba….”
“Linconshire’nin neredeyse tamamına sahip olan halam, sülün avında en şaşırtıcı rekoru kırmıştır. Kendisi 75 yaşında ve hiçbir şeyi vuramaz ama hep dışarıya tüfekle çıkar, bir şey vuramayacağını söyledim ama yanındakilerin hayatını tehlikeye atmayacak demek istemedim, aksi doğru olmazdı, vali, gereksiz yere seçimlerin tekrarlanmaması için başbakanın halamla birlikte gitmesini istemezdi. Halam geçenlerde bir sülün vurup, yaraladı, ama kuş kaçtı, halam atına binip, sülünün peşinden tarlalara gitti, uzun bir kovalamaca oldu, 5 kilometre kadar…”
Amblecope, “yaralı bir kuş için oldukça uzun bir yol” dedi.
Treddleford, soğuk bir şekilde “Halam çok otoriterdir kendisi Genç Kadın Hristiyanlar Derneğinin başkan yardımcısıdır, öğleden sonra halam atının eğerinde sülünle döndü”
Amblecope “Bazı kuşları vurmak zaman alıyor, balık tutmak daha iyi, bir gün Exe’de balık tutuyordum, alabalıklar..boyları iri olmamasına rağmen, balık boldu…”
Treddleford “Bir tanesinin boyu iriydi, Soutmolton piskoposu olan amcam, aynı yerde dev bir alabalık gördü, üç hafta boyunca her tür sinek, solucan kullandı ama balığı yakalamayı başaramadı, sonunda kader ona yardım etti, gölün üzerinde alçak, taş bir köprü vardı, tatilinin sonuncu gününde, bir gün kamyonun teki köprü korkuluklarına çarpıp, kaza yaptı, kimseye bir şey olmadı ama kamyonun tüm yükü göle düştü,  birkaç dakika sonra dev alabalık susuz gölde, çamurların üzerinde çırpınıyordu, amcam yürüyerek gidip balığı aldı, meğerse kamyon kurutma kağıdı taşıyormuş ve tüm suyu kurutma kağıtları emmiş”
Dumanlı odada yarım dakika kadar bir sessizlik oldu, Treddleford, tekrar kendisini Semerkant’a giden altın yola verdi, ama Amblecope, yorgun ve keyifsiz bir sesle devam etti:
 “ Araba kazalarından sözetmişken, Kuzey Galler’de başıma bir şey gelmişti, zarzor kurtulmuştum, Tommy Yarby ile birlikteydim…”
 Treddleford “Kızkardeşimin başına da geçen yıl Kuzey Galler’de olağandışı bir araba kazası gelmişti, bir leydinin partisine davetliydi, sadece yılda bir kez olan bu daveti kaçırmak istemiyordu, iki üç hafta önce satın aldığı genç bir ata binmişti, arabalar, bisikletlere karşı alışkın olduğuna dair garanti verilmişti, bir virajı dönünce, kızkardeşim kendisini develer, benekli atlar, ve kanarya sarısı kamyonların arasında bulmuş! Araba hendeğe devrilip, parçalanmış, at kendi kendine eve dönmüş, kardeşime ve arabacıya bir şey olmamış ama sorun 3 kilometre ötedeki partiye nasıl gidecekleriymiş!Çözmesi zor bir sorun..kardeşim kendisini eve götürecek birini bulmuş, sirk çalışanı “umarım bir çift deveyle seyahat etmekten sıkılmazsınız” demiş, kızkardeşim Mısır’da deveye bindiğinden alışıkmış, deveye binmesini bilmeyen arabacıyı da ikna etmiş, develerle partinin yapılacağı eve gidince ne büyük sansasyon yarattığını tahmin edebiliriniz!Kardeşim deveden inmiş, arabacı da memnunmuş, o sırada vaktiyle Aden’de bulunmuş olan Billy Doulton, develerin dilinden anladığını düşünerek, biraz şov yapmak istemiş, develere çökmelerini söylemiş ama maalesef bu develer Türkistan dağlarında yaşayan develermiş ve Billy’nin lisanını anlamamışlar, adam onlara bağırınca, develer yan yana malikanenin merdivenlerinden çıkıp, içeri girmişler! Tam koridoru geçerlerken Alman mürebbiye onları görmüş, leydi kadıncağıza haftalardır çok ihtimamla bakıyormuş, duyduğum son haberlere göre kadıncağız iyileşmiş..”
Amblecope, koltuğundan kalkıp, odanın başka bir tarafına gitmiş, Treddleford, tekrar kitabını açmış ve tekrar ejder yeşili, ışıltılı, karanlık, uğursuz denizlere doğru yola çıkmış. Yarım saat, kendini uzak diyarlarda, kuş sesiyle şarkı söyleyen adamı dinlemeye vermiş ama garsonun getirdiği bir pusulayla tekrar dünyaya dönmüş, telefondan çağırılıyormuş.
Treddleford, telefona doğru giderken, bilardo odasına giden Amblecope’e rastlamış, kapıdan önce Amplecope girmek istemiş ama yüzünde ilk kez beliren bir gururla, Treddleford adama soğukça şöyle demiş:
“ Sanırım öncelik benim, siz klübün sadece gevezesisiniz, bense palavracısı!"

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9