"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

17 Haziran 2012 Pazar

SEBASTİAN KNİGHT’IN GERÇEK YAŞAMI-VLADİMİR NABOKOV

“Ben Sebastian’ım ya da Sebastian ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız.”
“‘Sebastian Knight’ın Gerçek Yaşamı’, kayboluşların, kaybedilenlerin, bir yere konulup sonra nereye konduğu unutulan mutluluğun romanı.”
JOHN LANCASTER

“Nabokov ‘dayanılmazın ağırlığını’ bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.”
Nilgün Marmara (Kırmızı Mavi Defter)

*
Kim bir insanın yaşamına dair her şeyi bildiğini iddia edebilir ki' Tıpkı bir çiçek dürbünü gibi her sallayışınızda farklı bir şekil çıkar karşınıza; renkler değişir, şekiller değişir, iç içe girip birbirine karışır, tam bir şey yakaladım derken gözünüzün önünden silinip yerini başka bir şeye bırakır ve bu böyle sürüp gider. Bir insanı ve yaşamını anlama çabası, bir bütünü elinizdeki parçalardan hareketle yeniden kurma çabası, bütünün gerçekte ne olduğu bilinmedikçe mümkün mü' Aynı parçalar kullanılmış olsa da ortaya bambaşka bir resim çıkabilir çünkü. "Önemli olan parçalar değil, onların birlikteliğidir." Fakat o bütünün de gerçekte ne olduğunu kim kesin olarak bilebilir'

*
Nabokov usulü düşünme
'Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı', hayali bir yazarın yaşam öyküsü üzerine kurulmuş bir roman gibi görünüyor, ama değil!
ESİN COŞKUN
SEBASTIAN KNIGHT'IN GERÇEK YAŞAMI
Vladimir Nabokov, çeviren: Fatih Özgüven, İletişim Yayınları, 2003, 216 sayfa

'Ada ya da Arzu', 'Lolita', 'Bir Günbatımının Ayrıntıları', 'Karanlıkta Kahkaha', 'Lujin Savunması', 'Pnin', 'Rua, Dam, Vale' derken bu kez 'Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı'. Vladimir Nabokov'un tüm yapıtlarını Türkçeye kazandırmayı hedefleyen İletişim Yayınları'ndan çıkan kitap, Nabokov adıyla özdeşleşmiş 'Lolita' kadar bilinmese de Nabokov'un tüm yapıtları kadar ilgi çekici ve değerli.
Roman, öykü, şiir, tiyatro oyunu, çeviri, edebi deneme ve eleştiri gibi edebiyatın hemen her alanında eserleri bulunan bir büyük ustanın kitapları ya da kitabı hakkında yazı yazmak hiç de kolay bir iş değil. Üstelik bizzat yazarın kendisi edebi eleştiri türünde de ustaysa. 'Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı', Nabokov'un kurgusal biyografi, edebi parodi ve eleştiri türünü harmanladığı, üslupsal denemelerini sürdürdüğü bir roman. Bu durumda kitaba klasik roman anlayışıyla bakılmaması gerektiği yönünde okuyucuyu uyarmak gerek.
Yaşamın gizini bulan yazar
'Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı', geriden bakıldığında hayali bir yazarın yaşamöyküsü üzerine kurulmuş bir roman gibi görünüyor. İlk başlarda gerçekten de yazarın biyografi yazdığını, hatta yazdığının kendi yaşam öyküsü olduğunu düşünüyorsunuz. Ancak içine girildiğinde arayış, unutuş, insan ruhu ve kimliği, varoluşu üzerine büyük boyutlu bir düşünme karşımıza çıkıyor. Elbette Nabokov usulü bir düşünme. Anlatıcının, Sebastian'ın yaşamına, kişiliğine, eserlerine dair sürdüğü iz, belli bir noktadan sonra insan ruhuna dair bir arayışa dönüşüyor. Sebastian'ın duyguları ve tutkuları, kimliği, eserleri, arkadaşları bizzat biyografi yazarının hayatına dahil oluyor. Bu noktadan sonra artık farklılıklar aşılmıştır, biyografi yazarı Sebastian'a dönüşmüştür ya da Sebastian biyografi yazarına ya da ikisi de ikisinin de tanımadığı bir başkasına. Nabokov, tam da romanda belirttiği gibi 'Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı'nda, sanki yaşamın gizini bulmuş ve bu gizi okurlarla paylaşacakmış gibidir. Nitekim, insan ruhu, kimliği ve yaşamı üzerine düşünmeleri bir noktaya ulaşır: Sonunda yazar kimliklerin geçersizliğine, herkesin Sebastian Knight olabileceği gerçeğine ulaşır: "Ben Sebastian Knight'ım" der. Elbette söz konusu olan insan ruhu üzerine, ruh üzerine bir saptamadır. Ama bütün kitap boyunca düşünmeden duramazsınız: Acaba 'Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı'nın ne kadarı Nabokov'un gerçek yaşamıdır? Kitabın Nabokov'un yaşamıyla ne kadar örtüştüğü ya da kitabın kahramanının, Sebastian Knight'ın kitaplarını çözümlerken çağdaş roman anlayışına yaptığı dokundurmaların ne kadarının Nabokov'un kendi düşünceleri olduğunu ayırt etmek de bizzat Nabokov'un tarzı yüzünden oldukça zor.
zarlarını topa tutarken asBu roman içeriksel zenginliğinin yanı sıra üslupsal özellikleri bakımından da tam Nabokov tarzını yansıtıyor. Kitap kurgusal biyografiyle başlıyor, ilerledikçe işin içine edebi eleştiri karışıyor. Edebi eleştiri yaparken edebi paradiye geçiyor yazar ve çağdaş roman anlayışı üzerine düşüncelerini büyük bir ustalıkla ortaya koyuyor. Bu arada birtakım biyografi yazarları ve eleştirmenlere bu türlerin nasıl yazılması gerektiğini göstermekten de geri kalmıyor. Kimliği saklanan sadece Sebastian Knight'ın üvey kardeşi olduğu ve onun biyografisini yazmaya çalıştığı söylenen anlatıcı, günün eleştirmenlerini, yazarlarını topa tutarken aslında Sebastian'ın (dolayısıyla kendisinin) üçüncü sınıf romanlara karşı olmadığını, onu tiksindirenin ikinci sınıf romanlar olduğunu, bunlardaki ahlaksızlığı eleştirdiğini ifade ediyor. İkinci sınıf romanlar, bizzat bu kitapları yazanlar ve eleştirmenler tarafından sanki birinci sınıflarmış gibi okuyucuya sunuluyor. Eğer, kendilerince birtakım formüller bulup (buna da üslup deyip) aynı türde şeyleri pişirip pişirip okuyucunun önüne koyan yazarlardan gına geldiyse ve bir yazarın görevinin sadece insanları eğlendirmek değil, onları düşündürmek ve dil ile edebiyatın dolayısıyla hayata bakış açısının sınırlarını genişletmek olduğunu düşünüyorsanız Nabokov gibi bir büyük edebiyat ustasını okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Üstelik Fatih Özgüven'in çevirisiyle.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9