Şilili büyük yazar Roberto Bolano ile ölümünden birkaç hafta
önce yapılan son röportajdan bazı bölümler.
-Şilili misin, İspanyol mu yoksa Meksikalı mı?
Ben Latin Amerikalıyım.
Anavatanın neresi?
Fiyakalı yanıtlar vermek hiç hoşuma gitmese de yanıtım şu: Çocuklarım
-Lautaro ve Alexandra- benim tek anavatanım. Fonda görünen ise içimde taşıdığım
ve bir gün unutacağım bazı anlar, bazı sokaklar, bazı yüzler, sahneler ve
kitaplar.
Yaşamına damgasını vuran 5 kitap?
Aslında bu 5 kitap daha çok 5000 kitaptan gibi bir şey. Buzdağının
çok az görünen kısmından bahsedeyim. Don Kişot ve Moby Dick. Borges’in tüm
eserleri, Cortozar’dan Sek Sek, Toole’dan Alıklar Birliği. Andre Breton’dan Nadja’yı ve Jacques Vaché’nin
Mektuplar’ını da eklemeliyim. Kral Übü- Jarry, Yaşam Kullanma Kılavuzu- Perec. Kafka’dan
Dava ve Şato. Lichtenberg’den Aforizmalar. Tractatus-Wittgenstien. Morel’in
Buluşu- Bioy. Petronius’dan Satyricon, Livius’un Roma Tarihi ve Pascal’ın kitabı
Düşünceler .
Vahşi Hafiyeler’in büyük bir modern Meksika romanı olduğuna
inananlar için ne diyeceksin?
Acıdıkları için böyle söylüyorlar. Tükenişimi veya çaresiz
kalışımı gördüklerinden merhametli bir yalandan başka bir şey gelmiyor akıllarına.
Böyle durumlarda söylenecek en uygun şey bu ama affedilir bir günah değil.
Üçünden hangisi: E.Lihn, J. Tellier, N.Parra?
Nicanor Parra hepsinden önce. Buna Neruda, Huidobro ve G. Mistral
da dahil.
Peki şu üçü: E.Montale, T.S.Eliot, X.Villurrutia?
Montale. Eliot yerine Joyce olsaydı Joyce derdim, Eliot
yerine Pound deseydin tereddütsüz Pound derdim bu kez de.
John Lennon, Lady Di, Elvis Presly diye sorsam?
The Pogues. Ya da Suicide. Bob Dylan da olabilir. Hadi
yapmacıklığı bir yana bırakalım: Elbette Elvis.Sonsuza dek. Elvis ve onu altın
sesi, Şerif rozeti, Mustang sürüşü ve içini haplarla dolduruşu.
Sence Neruda’nın en iyi şiiri hangisi?
Yeryüzü Konukluğu kitabındaki hemen her şiiri.
Şairliğinin romancılığından daha iyi olduğunu nereden
biliyorsun?
Rastgele şiir ve düzyazı kitaplarımdan birini açtığımda yüzümün
kızarıklık derecesidir bunun ölçüsü. Şiir kitaplarım daha az utanmamı sağlıyor.
Dünyanın en güzel kadınını gördün mü?
Evet. 1984 yılı falan olmalı, bir mağazada çalışıyordum. Dükkan
bomboştu. Bir Hintli kadın girdi içeri. Prensese benziyordu, hatta belki de
prensesti. Benden süs takıları aldı. Az kalsın bayılacaktım. Bakır bir teni,
uzun kırmız saçları vardı. Geri kalan her şeyi de muhteşemdi. Sonsuz bir güzellikti.
Parayı almam gerektiğinde utanmıştım.Sanki utancımı anlamış da üzülme der gibi
gülümsemişti. Sonra gitti ve bir daha onun gibi birini asla görmedim.Bazen onun
hırsızların ve kuyumcuların koruyucusu tanrıça Kali olduğunu bile düşündüğüm
olur;yalnız Kali aynı zamanda katillerin de tanrıçasıydı ama bu kadın
sadece gördüğüm en güzel kadın değil üstelik
çok iyi bir insandı. Tatlı ve anlayışlıydı.
Ölümcül bir hastalığın olduğunu ne zaman öğrendin?
1992’de.
Dünya çaresiz bir yer midir?
Dünya yaşayan bir şeydir ve yaşayan hiçbir şeyin çaresi
yoktur. Bu da bizim talihimizdir.
Seçen ve çeviren: Behlül Dündar