1-Bir cümleyi ne zaman anlıyoruz? Hepsini
söylediğimizde mi yoksa onu söylerken mi?
2-Bir sözcüğün sadece anlamı mı
ondan sağlanan fayda? Yaşamımızla uyuşan yöntem de bu değil mi?
3-Bir sözcüğün anlamını
hatırladığımda ne oluyor? Gözümün önüne belli bir renkte bir obje gelir ve ben “bu kitap kahverengidir ve ben bu renge
hep ‘kahverengi’ derim. Bunu söyleyebilmem için ne tür bir hatırlayış harekete
geçiyor?
4-‘Kırmızı’ sözcüğü kişiye kırmızı
bir şeyi aratması için yeterli midir yoksa o kişinin bunu yapabilmesi için
belleğinde bir imgeye ihtiyacı var mıdır?
5-‘Kırmızı’ sözcüğünün işe yarar bir
gösterge olması için bellekte ona yardımcı olacak bir imgeye ihtiyacı var mıdır
?
6-Saklı olan bulunabilen olmak
zorunda. Ayrıca, saklı olan bulunmadan önce tamamen tarif edilebilen olmak
zorunda, hala bulunmadıysa tabii.
7-Bana nasıl aradığını söyle sana ne
aradığını söyleyeyim.
8-“Tanrı Pi’nin tüm açılımını
bilebilir mi?” sorusu, okul hocalarının
sorabileceği iyi bir soru olurdu.
9-“İyi”, “Ah”, “Belki”…her biri bir
duygunun ifadesi olabiliyor. Ama ben o duyguya o sözcüğün anlamı demiyorum.
10-Ben sadece dili tarif ediyorum; hiçbir şey açıklamıyorum.