"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

17 Haziran 2012 Pazar

THEOPE-COŞKUN BÜKTEL

Heykeltıraş Menoikeus, yedi yıl önce kaybettiği Theope'yi daha yeni bulmuştur ve Theope'ye olan özlemini gidermek için insan ömrü ona zaten yeterli görünmemektedir. Oysa Argos orduları tarafından kuşatılmış Thebai kentinin kâhini Teiresias, kentin kuşatmadan kurtulabilmesi için Menoikeus'un kendini, kendi isteğiyle, gönüllü olarak, Tanrılara kurban etmesi gerektiğini bildirir ve bu kehanet, Menoikeus ile Theope'nin tüm bir kentin kaderini etkileyecek tragedyasını başlatır.
"Theope, Freud okumuş bir Sophokles'in oyunu olabilirdi."
Selçuk Erez

"Theope'yi okumadınızsa, Türk dilinin nelere kadir olduğunu tam olarak bilmiyorsunuz demektir."
Birol Güven


*
“Bir sanat eseri olarak artık sana yalnızca hayatımı ve acımı adayacaktım. Artık seni o mermer kütlenin içinden değil, dünya adı verilen kocaman bir granit kütlenin içinden çıkaracaktım.”
Böyle diyor heykeltıraş Menoikeus aşık olduğu  Theope’ye onun heykelini yaparken.
Coşkun Büktel’in oyununu okumadan önce beni ilk etkileyen şey, yazarın önsözde söylediği bir cümle oldu.  Büktel, arkadaşı Ahmet Türkoğlu’nun bir şiirinde geçen “ben bu kenti seni çıkardıktan sonra yakıyorum” dizesinin yazdığı kitabın tohumu olduğunu belirtiyor.  Artık koca koca paragrafları, konuları, öyküleri aşırıp kitap yazanların hüküm sürdüğü bir dünyada ne kadar da ince, tıpkı kitabın öyküsünün geçtiği antik dünyada unutulmuş bir davranış.
*
Uğruna kentler yakılan kadın

Menoikeus'un Theope'ye aşkı çok güçlüdür. Aslında onun Theope'yi değil de kendi yarattığı daha doğrusu yaratmaya çalıştığı heykeline âşık olduğu söylenebilir
ABİDİN PARILTI
Coşkun Büktel'in oyunu Theope aşk, ihanet, vatan sevgisi, isyan ve özellikle fedakârlık üzerine kurulmuştur. İnsanlığın en temel dertleri olan bu konular âşık ve heykeltıraş kimliğiyle Menoikeus'un ve âşık olunan, ama başkasına âşık olan Theope'nin etrafında örülmüştür.
Oyun, kör kahin Teiresias'ın Menoikeus'un ölümünü görmesi ve bu ölümün Thebai kentini savaştan çıkaracağını söylemesiyle başlar. Çünkü tanrılar Thebai'nin kurtuluşuna karşılık Menoikeus'un cansız bedenini istemektedirler. Thebai'deki en mükemmel kişinin! Thebai kenti savaşla, vebayla, yangınlarla boğuşmaktadır. İktidarda olan Eteokles ise bu kente demokrasi getirmiştir. Her ne olursa olsun insanların dileklerinin dışında savaşa gönderilmeyeceğini söyler ve bu fikrinde diretir. Ancak yardımcısı Kreon bu düşüncenin tam karşısındadır. Vebalıların derhal yakılmasını ve herkesin hemen silah altına alınmasını söyler. Karşı tarafta savaşanlarsa Eteokles'in kardeşi Polynikes komutasındaki Argos ordusudur ve nerdeyse kenti alacaktır. Diğer yandan tam kör aşık kıvamındaki Menoikeus'u görürüz. Bütün zamanını Theope'nin heykelini yapmaya adamıştır. Acele etmez. Her zerresini hissederek heykelini yapar. Theope ise hep karşısındadır.
Bütün acılardan uzakta bir aşk gibi görünse de bir zaman sonra çatlaklar ortaya çıkmaya başlar. Theope bir köleyken Menoikeus tarafından oldukça ucuza alınmıştır. Menoikeus ona o kadar âşıktır ki ona dokunamaz, öpemez, onunla cinsel bir birleşme yaşamaz. Theope ise hiç de bir âşık gibi değildir. Önüne gelenle intikam duygusunu perçinlemek için yatmıştır. Daha sonra onu Fenikeli gemicilerin kaçırdığını söyleyerek şimdi Thebai'ye savaş açmış olan Polynikes'in sevgilisi olur. Yedi yıl boyunca onunla yaşar. Diğer yandan Thebaililer ve kör kahin her ne kadar Menoikeus'un kendini surlardan atmasını istese de o bunu kabul etmez. Theope'ye aşkı bütün insanlarını ölüme sürükleyebilecek güçtedir. Ama bir yandan da dönülüp bakıldığında Menoikeus'un aslında Theope'yi değil de kendi yarattığı daha doğrusu yaratmaya çalıştığı heykeline âşık olduğu da söylenebilir. Ve aslında kendine taptığı, kendi ürettiğine karşı hastalıklı bir bağımlılığının da olduğu rahatlıkla çıkarsanabilir. Aslında bütün gücünü Theope'nin gerçeğini sevmeye değil heykelini yapmaya adamıştır. Bütün Thebai Menoikeus'a karşı çıksa da o ölümü kabul etmez. İsyan eder. Kendini ülkesine feda etmeyi kabul etmez. Tanrılara isyan ederken aslında iktidar ve onun suretlerine, çıkar ilişkilerine de isyan etmektedir. Çünkü Thebaililer aslında ne uğruna savaştığını da bilmemektedirler. Sadece savaşmaktadırlar. İktidarlar böyle istediği için. Kehanet gerçekleşir mi? Evet. Antik yunan oyunlarında da olduğu gibi kehanet gerçekleşir ama farklı bir biçimde. Ve Teiresias'ın geleceği değil, görmek istediği -kör ama olsun- geleceği söylediği de anlaşılır.
Kreon, Oidipus, Eteokles...
Kısaca özetlemeye çalıştığım
Theope Coşkun Büktel tarafından yazılmış bir tragedyadır. Bu hem anlatım biçimi, üslup ve kullanılan teknikte ortaya çıkar hem de olayların geçtiği dönem ve kahramanlarda... Kahramanlar çoğunlukla antik Yunan mitolojisinde önemli yerleri olan isimlerdir. Kreon, Oidipus, Eteokles, Antigone, Kahin Teiresias gibi...
Theope iyi bir oyun. Değerli bir oyun. Ama bence Coşkun Büktel'in kitabın girişinde ve daha birçok yerde de söylediği gibi "Türk dilinde yazılmış en iyi oyun" değildir. Çünkü bence sanatta 'en'ler yoktur. İyiler vardır ama zirve sadece bir tek olanın elinde değildir. Diğer yandan metnin iyi
olup olmadığını yazan değil okuyanlar karar vermez mi? Bu yüzden keşke Çitlembik Yayınları'nın bu özenle hazırlanmış yeni ve profesyonelce basımında eski, suyu çıkmış polemikleri yeniden su yüzüne çıkaracak iki önsöz olmasaydı. Zira kitabın girişi polemikleri yeniden hatırlatırken, oyunun etkisini azaltıyor.
THEOPE
Coşkun Büktel, Çitlembik Yayınları, 2007, 164 sayfa

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9