John Steinbeck, Gazap Üzümlerim 1930'larda ABD'de yaşanan
Büyük Göç'ün bir anlamda destanı olarak kaleme aldı. Genç yaşlı, kadın erkek,
binlerce emekçinin verimli topraklara yolculuğunu ve bir ulusun yaşadığı
dönüşümü işleyen bu roman, aynı zamanda iyi bir yaşam düşüyle Oklahoma'dan
kalkıp Kaliforniya'ya doğru yola çıkan Joad ailesinin öyküsüdür. Steinbeck'in
Büyük Bunalım dönemi sırasında Amerika'da var olma savaşı veren insanların
yaşamından yarattığı bu dram, toplumsal içeriği ve etik bakışıyla görkemli bir
atmosfer yaratırken, getirdiği insani boyutları ve yalınlığıyla da içten bir
yapıta dönüşüyor.
*
“Ben bütün kavgamı şeytanla yapardım, çünkü en büyük
düşmanın şeytan olduğunu sanıyordum. Ama ülke şeytandan çok daha korkunç bir
şeyin eline geçti ve parçalanana dek bırakmaya da niyetli değil. O
canavarlardan birinin toprağı nasıl ele geçirdiğini gördünüz mü bayım? Onu
ikiye bölseniz bile başı sapasağlam kalır. Boynunu kesersiniz başı yine
sağlamdır. Onu gebertmek için elinize bir tornavida alıp kafasını delmeniz
gereklidir. Yattığı yerde, dişleriyle açtığı çukura zehir akıtır.”
Bu sözleri, Gazap Üzümleri’nin ve tüm edebiyat
dünyasının en ilginç ve etkileyici din adamı karakterlerinden biri olan Casy
söylüyor.
Gazap Üzümleri geçtiğimiz yüzyılda yazılmış en önemli ve
değerli edebiyat eserlerinden biridir. Anıtsal bir kitaptır. Bugün
çoklarının imrendiği Amerika’nın nasıl bir dönemden geçtiğini, kendi
yurttaşlarına bunu yapan kapitalizmin başkalarına neler yapmayacağını ancak
böyle kitaplar sayesinde anlayabiliyoruz.
Topraklarını bankalara kaptıran yüz binlerce küçük çiftçi
ailelerin yeni bir yaşam umuduyla Kaliforniya’ya kaçışlarının, yersiz yurtsuz,
aç biilaç, çocuklarla, yaşlılarla, hamile, sakat, hastalarla dolu kafilelerin;
oradan oraya savrulan, dağılan, parçalanan, suça karışan, deliren,
kaybolan insanların Joad Ailesi etrafında simgeleşen öyküsüdür Gazap Üzümleri.