"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

29 Ekim 2012 Pazartesi

HEYBE-SEFA KAPLAN




      -oğuz atay ve bütün disconnectus erectus’lara
 I
hadi gülüm koy heybene hüznünü
bir parça beyaz peynir bir parça kalbi harap
birkaç günlük yalnızlık birkaç kitap
hani şu sevmediğin tehlikeli kitaplardan
sigarayı ve kibriti unutma
hatıraları da
sonra birkaç ölmüş arkadaş resmi
birkaç ölüm ilanı
biri mustafa polat’ın / biri benim elbette
unutma – unutmak
ihtiyarlamak demektir
ha teybi de unutma ölü sesler dinleriz
kalbin şimdilik kalsın
hem güvenme kalbine – ihanete hazırdır
hadi acıları da aldınsa yanına
vakit geldi demektir
hadi gidelim o uzak liman kentine
orada bizi bekliyor
sahib-i zaman
.........

bu adamlar bize niye hep gülüyor albayım
hem sanki insan olmak tek bizim suçumuz mu
böyle gördük kitaplardan böyle yaşamaktayız
ya da daha doğrusu – ne dersiniz albayım
karşıdan gelen kadın bilge’nin saçları mı
muhteşem yalnızlığım herkesi korkutuyor

ey zavallı dünyanın bütün gerizekalıları
birleşin… birazdan panzehirlerin…
o boğuk uğultusu… sende ölüm ilanı var mı
albayım bu insanlar… turist döviz getirir
biliyorum albayım… eskidi bu masallar
çünkü ben artık hergün…
ölüp ölüp geliyorum / tek başıma kalıyorum
(insanlar tek tek ölür. çift kişilik
ölümler hazırlanmadı henüz öyle mi?
cehenneme iki bilet lütfen,
bir öğrenci olsun…)

alın bu başı artık asırlık cehennemler
gözlerim kirpiklerim daha bilmem neremler
yalnızlıktan uzaklar kanserler ve veremler
bana göre albayım (arzederim)

ey uzak deniz halkı biz sizi tanıyorduk
çıplak martılarınızı - örtülü ömrünüzü
birkaç günlük balıkla kainata benzeyen
örtülü ödenekle örülmüş ömrünüzü

sizler de insandınız suç yalnız benim değil
eğil canım sevgili kendi içine eğil

II
ha henüz unutmadan hüzünleri aldın mı
rengi sevdalı olsun ama kırmızı mutlak
boğaz’da yudumlanan o eski hatırayı
çıkar artık sandıklarından…
ezberlenmiş şiirleri de unutmamışsındır inşallah
(işimiz inşallahlarla ne zamandır albayım)
heyben büyük olmalı içine ayrılıklar
arkadaş ölümleri – kimliği meçhul acılar
anayasada yer almayan bütün suçlar
alanların bir kısmı
(çünkü çok çabuk değişiyor bu
ülkede ve insanın kendisini mahvetmesi
pek suç sayılmıyor albayım - arzederim)

harbe gidenlere döndük sevgili Orhan veli
cahit sıtkı birazdan uzun yabancıların
- necatigil ustayı kim ihmal edebilir -
attila ağbimizi bırakalım şimdilik,
ama canım tanpınar mümtaz ve nuran ile
beyaz peynir aldın mı yüz gram olsa yeter
akşamımız hazırsa ülfete başlayalım
birkaç kitap çıkar artık…  ‘tehlikeli oyunlar’…
sonu başı bellidir ama olursa olsun
biz madem yeni baştan yaşıyoruz hikayeyi
birincisi albayım: mütehakkim ve mazlum
ikincisi niyazi peygamber tarafından
sonraayferfahrilersalihalarhülyalar
ömerler evliyalar o ölüm ilanını
eklemeyi unutma bir ben varım muhalif
hayata ve hukuka kendine ve gurbete

kendimden gurbetlerim perişan eder beni
hem neden mahivetim düşman avuçlarında
mahzunluğum yeterdi – değil mi ya albayım

ben kendime kendimce ölümler tasarlarım
olmazsa bir başıma bir köşede susarım
........
ben neden biraz böyle biraz garip albayım
yanlış hayallerinde hep muzdarip albayım
........ 
“disconnectus erectus” (2+1), Altıkırkbeş Yayınları, 1995

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9