"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

21 Aralık 2013 Cumartesi

KÖPEKLER HAKKINDA BİLDİKLERİM-ORHAN PAMUK

Geçen hafta sıcakta adada at arabasıyla ben ve beş yaşındaki kızım Rüya gezmeye çıkmıştık, onu anlatmıştım. Hani sonra uçurum kenarında araba durmuş manzaraya bakmıştık ki bir köpek gelmişti. Çamur rengi, özelliksiz bir köpekti bu. Kuyruğunu sallıyordu. Hüzünlü gözleri vardı. Meraklı köpekler gibi bizi koklamadı. Kederli gözleriyle bakarak tanımaya çalıştı, iyice tanıyınca ıslak burnunu arabanın içine doğru soktu.

Sessizlik. Rüya korktu. Bacaklarını çekti, bana baktı.

"Korkma" diye fısıldadım. Karşı koltuktan Rüya'nın yanına geçtim.

Köpek de uzaklaştı. Ona birlikte dikkatle baktık. Dört ayaklı bir yaratık. Nasıl bir şeydir acaba köpek olmak? Gözlerimi kapadım. Ama köpek olmak nasıldır diye düşüneceğime köpekler hakkında bildiklerimi hatırlamaya başladım.

1. Geçenlerde mühendis bir arkadaş Amerikalılara Sivas Kangal köpeğini sattığını anlattı. Çıkarıp gösterdiği reklam broşüründe çok güzel, dimdik, dinç bir kangal köpeğinin fotoğrafı vardı ve altında şöyle yazıyordu:

"Merhaba, ben Türk Kangal köpeği. Boyum ortalama şu kadar santimdir, ben şu kadar yıl yaşarım ve şöyle akıllıyımdır, böyle soyluyumdur. Geçenlerde bir arkadaşımız kaybolmuş, ama koklaya koklaya, altı yüz kilometre ötedeki sahibini bulmuş, işte biz böyle akıllı ve sadık oluruz, vesaire."

2. Resimli romanlarda Türk köpekleri ya da Türkçeye çevrilmiş köpekler HAV der. Yabancı resimli romanlarda ise köpekler VAF der.

Köpekler hakkında aklıma gelenler bu kadardı işte. Kendimi zorladım, ama başka hiçbir şey hatırlayamadım. O kadar da yaşamış, belki de on binlerce köpek görmüştüm, ama aklıma başka bir şey gelmiyordu. Bir de tabii, dişleri sivridir, ısırırlar gibi şeyler...

"Baba, ne yapıyorsun?" dedi Rüya. "Gözlerini kapama öyle, sıkılıyorum."

Gözlerimi açtım. "Arabacı" dedim, "nerenindir bu köpek?"

"Nerede köpek?" dedi, gösterdim.

"Bunlar ilerdeki çöplüğe gelir," dedi arabacı.

Köpek kendinden bahsedildiğini anlamış gibi, önüne bakıyordu.

"Kışın aç kalır, kırılırlar, birbirlerini parçalarlar."

Bir sessizlik oldu. Uzun bir süre kimse konuşmadı.

"Baba, sıkıldım," dedi Rüya.

"Arabacı, gidelim," dedim.

Araba hareket edince Rüya ağaçlara, denize, yola daldı da beni unuttu. O zaman gözlerimi kapadım ve köpekler hakkında bildiklerimi son bir gayretle hatırlamaya çalıştım.

3. Bir zamanlar bir köpek sevmiştim. Sonra zehirlediler, öldü. Uzun bir aradan sonra beni görünce o köpek o kadar sevinirdi ki, karnını kaşıyayım diye yerde kıvranırken çişini kaçırırdı.

4. Köpek resmi yapmak kolaydır.

5. Bir arkadaşın mahallesindeki köpek zenginlere ses etmez, geçen fakirlere öfkeli öfkeli havlardı.

6. Köpek ve yerde sürüklenen kopmuş zincir şıkırtısı beni korkutur. Kötü bir hatıram olmalı.

7. Deminki köpek de arkada kaldı.

Sonra gözlerimi açtım ve şöyle düşündüm. Demek ki insan aslında çok az şey hatırlıyor. Gördüğüm, seyrettiğim on binlerce köpek bu dünyada benim karşımdayken, o zaman güzeldiler. Dünyanın şaşırtıcılığı da öyle. Şimdi, şurada; burada karşımızda olması. Sonra hepsi gidiyor, yok oluyor her şey.



Kaynak: Öteki Renkler, Orhan Pamuk, İletişim Yayınları

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9