"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

23 Aralık 2013 Pazartesi

SUÇ VE CEZA-CEM AKAŞ

...

bir süre dışarı çıkmamaya karar verdim birkaç gün önce stratejik nedenleri var retina tabakalarının belleğinden silinmeliyim yeniden çıktığımda dışarı çıkmış olmam bile çökertmeli onları ayrıca kuvvet komutanlarımla toplantı yapıp taktik belirlemem gerek ben sabırlıyım beklerim beklemem gerekirse çıldırtıcı bir güç olabilir bu hiç bir şey yapmadan yalnızca dayanarak karşısındakinin yorulmasını bekleyerek muhammed alinin yaşlılığında uyguladığı taktik ama benimkisi kondisyonumun ayak oyunu yapmaya yetmemesinden değil gerçi çok da riskli olabiliyor bir keresinde bir hiç için resmen bir hiç için gülmek gerek değil mi nisana kızıp kendimi tuvalete kilitlemiştim çok çok kızgındım nisanın da annesine gitmesi gerekiyordu tamam dedim o gidene kadar çıkmayacağım buradan inadımla alt edeceğim onu suçluluk duygusuyla boğulacak oturdum çıkmam için yapmadığını bırakmadı bağırdı çağırdı tehdit etti içerden şangırtılar geldi sonra bak bunları yırtıyorum diye üzerinde çalıştığım projenin ilk sayfasını attı kapının altından yırtılan kağıt sesleri duymaya başladım blöf yaptığını biliyordum buna cesaret edemezdi çünkü çok daha kötü olurdu o zaman ama yine de sinirlendim. tek kelime etmeden bekledim kapıyı yumrukladı tekmelemeye başladı çık diye bağırıyordu sürekli sonra gitmiş numarası yaptı sokak kapısını çarparak ama gerçekten gidebilmesi için asansörü çağırması gerekiyordu ve asansör çalıştığında tuvaletten duyuluyor yani anladım gitmediğini güldüm küfrettim tamam dedim görelim bakalım sonra evdeki bütün anahtarları toplayıp denedi hiçbiri açmıyordu ama sonra aşağıdaki komşuya gidip ondan anahtar toplamış gene açamadı bir ara pes etmiş gibiydi kapının önünde oturdu sifonu çekmeyi düşündüm o konuşurken ama bunun nisanı çok incitebileceğine karar verip vazgeçtim yumuşak bir sesle konuşuyordu haklısın kızmakta dedi hata ettim özür dilerim bağışla beni ama senin bu yaptığın da ayıp abartıyorsun dışarı çık yüzüme bile bakma hiç konuşma yeter ki çık ben hemen gideceğim biliyorum gitmemi istiyorsun belki beni görmek istemiyorsun bir daha olur giderim ama çık oradan hadi dedi ben hiç konuşmadım çıkmamı niye istediğini çok iyi biliyordum direncimi kırmış olacaktı gedik açmış olacaktı ve kadınlar bunu çok iyi bilirler bir kez gedik açabilirlerse kazanmanın tümüyle kazanmanın çocuk işi olacağını kaya da olsan ufak bir deliğe biriken su gibi donar çatlatır genişler daha çok birikir yeniden donar çatlatır genişler bir de bakmışsın ki kum ilkokulda öğretirler bunu hayat bilgisi o yüzden hayır dedim. bu kez ben kazanacağım sen gideceksin ancak o zaman çıkarım beni ezmene izin vermeyeceğim ses çıkarmadan oturdum bacaklarım ağrıdı yıkandım çeksem mi diye düşündüm yapacak iş olsun vazgeçtim sonra ne bileyim çıkıp kurulandım yeniden oturdum klozetin üstüne hava kararmaya başladı saatler geçti nisan yeniden denedi anahtarları keksin sen komşudan aldığını anlattı anahtarları bak çık çık sinirlenmeye başlamadan söz gideceğim dedi projeni yırtmadım deli misin yırtar mıyım şaka yaptım hadi çık özür dilerim çık çıksana yeniden kapıyı tekmelemeye bağırmaya başladı dengesizsin sen diye düşündüm yalnızca şımarıklık değil bu kafanda bir bozukluk var senin kalıtsal bir şey belki de ailendeki herkes kırıp dökmeye etrafa saldırmaya başlıyor sinirlendiğinde istediği olmadığında oysa en başta bu işi bu kadar uzatmayıp gitseydin herşey çok daha kolay olacaktı ciddiye binmeden halledilecekti ama şimdi saatler geçti sırf kazanabilmek için benim bu aptal ve soğuk tuvalette saatlerce kalmama razı oldun hırs bürümüş senin gözünü düşünemiyorsun git artık çıkmıyorum ben kapıya vuruyordu o kadar çok ki kırılacak gibiydi arkasına dayandım daha az ses çıksın diye kırılmasını önleyeyim diye çok vuruyordu sinirlendim bana vuruyor gibiydi Nisan git artık dedim ilk kez çık öyleyse dedi kapıya dayandığımı farkedince altından su döktü çıldırmış bir çocuk gibiydi tekmeliyordu korkmaya başladım gerçekten korkmaya bir insanın gözünün dönmesi saplanması filmleri düşündüm kapıya dayanırken gerilim sahnelerini ruhunu şeytana veren küçük kızın evde yarattığı dehşet kapı asla açılmamalıydı vurma artık sokak kapısı çaldı o sırada alt kattaki adam çok gürültü herhalde merak etti içerde çocuk kaldı kapıyı kırmaya çalışıyoruz sandı nisan açmadı adam gitti biraz sonra gidince nisan yeniden tekmelemeye başladı kapı kırılacak gibiydi o sırada kapının kırılmasına asla izin veremezmiş gibi geldi haksızlık yapıyordu bana kullanılamayacak bir silah kullanıyordu kazanmak için her yola başvuruyordu allah kahretsin eşşoğlueşşek dedim içimden git diye bağırdım çık diye bağırdı tekmeledi kapıyı açtım kapının karşısındaki duvarın dibine oturmuş tekme atmak için çok rahat bir pozisyon ayağında benim pantalonum üzerinden atladım küskün suratının da üstünden hep senin yüzünden der gibiydi kazanmaya beni sen zorladın mecburdum evet kazandın ama bunu sana ödeteceğim dört buçuk saat içerde kaldım buz gibi mermerlerin üzerinde ve sonuçta hiç hiçbir işe yaramadı kaybettim kazanmama izin vermediğin için senden nefret ediyorum beni ezmeden duramıyorsun değil mi odaya gidip giysilerini çantasını dışarı fırlattım geldi siktir git dedim hınçla müziği açtım sonuna kadar salonda giyindi salonun kapısını kapatıp giyindi sonra sessizce çıkıp gitti titriyordum kızkardeşini düşünerek çekmeye karar verdim ama bu intikamımın acınasılığı boğdu beni ben olmak istemedim o an içki aldım bakkaldan eve geldiğimde aptallığımın beyinsizliğimin sınırlarını merak ettim şişeyi duvara fırlatmayı düşündüm ama yalnızca düşündüm ben nisan değilim dedim kendi kendime galibiyetinin bedelini ağır ödeyecek o suçluydu ve hesaba göre benim küçük bir galibiyet hakkım vardı ama o bunu hiçe saydı zafer kazandı yanında kalmayacak ama ve ona benzemeyeceğim ne olursa olsun koruyacağım kendimi herşeyden ama özellikle ondan.


...

çok iyi hissediyorum kendimi bu titrek egzamalı köprü hala burada mı inanılmaz herkes yiyecek satıyor yemeliyiz abonman satıyor şunu bunu herkesin sattığı şey zamanı zamanını bir şekilde satmayana yer yok bu düzende haliçin pis suları çarpıyor bir yanına altta bu öğlen saatinde bile bir sürü insanlar var lokantaları saymıyorum gençlerin uğrak yerleri cafebar gibi şeyler komik isimli yerler kemancı guitar doluşmuşlar herkes konuşuyor herkesin kafasında başka bir müzik ama hoparlörlerden çıkan gürültüye senkronize olmuş bir müzik neden en büyük sorunlar en sefil yerlerde ve en sefil hallerde halledilir edilmeye çalışılır neden hep sarhoşken kaymışken cesaret arkadaşlar yesin gözünüz bak şunlara peki neden varsın abi diyor biri diğerine neden burdasın neden evrenin kıyısında köşesinde kalmış bu attırık gezegendesin bu senin seçimin doğmayı sen seçtin annen senin doğmanı engellemedi o kadar başka bir şey yapmadı neden içiyorsun neden doktorsun doktormuş inanılmaz derecede kırılgan gözüküyor bacaklarına bakmaya korkuyorum sen inanman lazım öyleyse senin için önemli olan ne düşünmek sevişmek neden önemli öğrenmek istiyorum bunları neden ama soruları hep o soruyor iyi taktik oğlum git be vicdan mısın nesin zaman değerli kronosun oğlu kim biliyor musun zeus ya başbakan devletbaşkanı filan o sırada stand by me bitiyor ve carmina burana başlıyor ayağa fırlıyor çiftetelli oynayarak yanında kızkardeşin olmasaydı sana asılırdım çok hoşsun oysa kız kardeşim sandığı kız artık yanımda değil içerde bir yerde kayboldu senin sevgilin var mı bu sırada tam etekli şapkalı küpeli pardösülü şık bir kız giriyor ne işi var burada ama birilerini tanıyor köşeye gidiyor gitar muhabbetine takılıyor katılıyor akorun bozuk olması önemli değil çünkü duyulmuyor zaten köprünün üstünden geçen ağır arabalarla sarsılıyor guitar kimse düştü mü suya daha önce ne kadar oynak sarhoşmuş neyse ki paltosu çıkmış çekerek kurtarmışlar pis bir su biralar dökülüyor bardak kırılıyor ok oyunu çocuğun uzun saçları tahtanın demirlerine takılıyor çıkmıyor irony of situation insanlar gidiyor ama hep birileri geliyor kızın bir sevgilisi var galiba adı özgür öbür yanımda oturan çocuğun adı da özgür bunların hepsi böyle mi mahsus mu yapıyorlar kim kafasını daha uzun sallayacak yarışması ancak uzun saçlıların katılabileceği herhalde kısayla hiç anlamı olmazdı rock raconu beyin omletibaconlı polis baıyor mudur burasını ramazanda açık mıdır kimse bomba koymaz mı cüzzamlıları tecrit mantığı mı kendi kendilerine kıvranıp debelenip gebersinler diye mi ceberrut devletin eli ağır babalığı her gün geliyorlar okuldan akademiden çıkıp her saat dolu mu acaba iki garson çocuk. Hemen farkediliyor bir defa ayıklar sonra giyimleri ve ağızları farklı bardakları topluyorlar ver oğlum bir bira daha. Ama rockçı çocuklar da yardım ediyor hepimiz arkadaşız gemimiz battı ve bu filikada ne kadar zaman birbirimizi yemeden durabileceğimizi hesaplamaya çalışıyoruz fraktellerle gitar çalan sakallı müziğin susmasını fırsat bilip bağıra bağıra bangırdatıp söyleyip çalıyor güzel giyimli kız demirlere oturmuş o da söylüyor genç ve güzel bir sosyolog gibi fevkalade sivil bir toplum gençler konserlerde ritim bile tutabiliyor büyüyünce adam değil mi bon yüzler bön bön şişiyor şişiyor öpüşüyor insanlar bira kokuyor hertaraf üçgünlük bira leşi bu da köprünün sakalı olsa gerek mea culpa yeniden başlıyor ikili bu evreni ben seçtim öykü bu tanrıysan herşeyi bilmek zorundasın burada sigara içmek ne demek bilmen lazım öykü bu öykü bu baba tamam mı büyükbabam da babam da ölümden korkardı genlerine işlemiş korkmasalardı farklı olabilirdi belki şimdi çok düzayak gelebilir sana diyor ve kızkardeşim sanılan güzel gözlü kıza sarılıyor çocuğuna sarılan bir anne gibi sarıl banave gerçekten öyle bir ilişki var gibi aralarında kızın yaşı onunkisinden çok küçük oysa ve bacaklarını kolaylıkla kırabilir oğlum daha sert birşey yok mu soğuk olsun eyvallah saçlarımı okşa dudaklarımı öp sarıl bana annem ol benim düzayak gerçekten kız denilenleri yapıyor hüzünlü ve güzel gözler ama yine de alaycı ve üstün dizine yatmak istiyorum sevişmek istiyorum arkadaşına bakarak ama hiç kalkmıyor artık hatırlamıyorum bilmiyorum gözlerimin altı koyulaştıkça koyulacağım ölümüme diyor çık şuradan. Çık artık yeterince kaldım göreceğimi de gördüm.

...

fil büyüktür ama mide bulandırır ilkokula daha başlamamış mıydım eski tek katlı bahçeli bir ev pencerede yeşil bir sinek uçmaktan yorulduklarında hep pencereye konduklarına karar vermiştim öldürdüm bunu yavaşça hasar vermeden suyunu akıtmadan kibrit kutusuna koydum yeşillerin bok sineği olduğunu bilmiyordum iki toplu iğne incelemeye başladım kanatları kıllı karnı incecik bacakları korkunç gözleri önce gözlerini deştim kanatlarını bile kopartmadan biri geldi ben uğraşırken büyüktü yaptığımı beğendi aferinledi sürdürdüm ben de sonra o dev sivrisineklerle tanıştım. Adlarına anofel dendiğini erkeklerin öyle büyük olduğunu bitkisel şeylerle beslendiğini dişisininse küçük ve kan emici olduğunu sıtma bulaştırabildiğini öğrendim erkekleri çok ilgimi çekiyordu sakar beceriksiz bir havaları vardı sürekli özür diler gibiydiler sanki o yüzden kıyıda köşede duvarlarda sessiz sessiz duruyorlardı uçmaları gerektiğinde de asla üzerime doğru gelmezler bacağıma konmazlardı dişileriyse öyle değil kadın nefretini körükleyen erkekliğin beklenmedik desteği demişti bir kadın daha sonraları elbette vampirelleya kadar gider hatta havvaya herhalde kan emici kötü kadın femme fatale ve geceleri o ince vızıltının hemen kulağımın dibinden gelmesiyle kaç kez çılgına döndüğümü ırzına geçmek için kaç kez kalkıp gözümü kamaştıracak ışığı yakıp o orospuyu görmeye öldürmeye çalıştığımı anımsamıyorum kan gölü av köşkü shelltoxu sıkıp sırf öldüklerini duyabilmek için odadan çıkmam havalandırmam da ölün bakalım ölün ama ben yaşıyorum son gülen kanla şişmiş bir sivri gördüğümde hep bir ikilim yapacağını yapmış geçmiş olsun bu gece bir daha uçamaz bile o kadar doymuş ama çiftleşeceği gelir aklıma o zavallı örümcek kılıklı erkeklerden birisiyle ve daha çok ona acıdığım için öldürürüm o dişiyi sanki bütün bu dünyadan dişiler sorunlu erkekler yalnızca birer oyuncak alet görevli memur bütün erkekler zavallı elimizde ne kadar iktidar olursa olsun dişi peygamber devesi gene de yiyor işte erkeğini allahın pasifiğinde yaşıyor ufacık bir adada yaşıyor şu kuşlar ve erkeği yaptığı yuvayı mavi nesnelerle süslerse çekebiliyor dişisinin ilgisini ancak tavuskuşu kırmızı göğüslü luş bu hep böyle herşey dişiler için kanımızı dölümüzü emiyorlar gücümüzü zevkli olduğunu sandığımız bir mahkumiyet ölürken bile gülümseyerek ölüyoruz onlar için bir de uyku sineği var beni hep büyüledi çeçe sineğiydi adı galiba ilk duyduğumda dalıp gitmiştim bir soktu mu insan bir daha uyanamıyormuş afrikada yaşarmış bir senğin böyle bir gücü olması inanılmaz ve beni çok korkutuyor bazı tablolar gibi ortaçağ ve hemen sonrası yapılmış herşeyin düzenli perspektifte yerleştirilmiş olduğu tablolar ama bir köşesinde orada olmaması gereken bir ayrıntı var biraz daliyi andırır biçimde beni hep çok korkutmuştur parke taşlarıyla döşeli sütunlu yüksek çok yüksek tavanlı açık bir salon önce bir aziz masaya oturmuş, bir şeyler yazıyor bir ayağı aşağıda ve o dev salonun bir yerinde minyatür bir aslan bakıyor bana ya da akaranlık bir sokak rembrant bir ışık insanlar bir köşede kesik bir baş duruyor hafifçe sırıtarak tanımlanamaz bir korku bu tıpkı küçükken oğlumun dörtayak üstünde beni kovaladığında katıla katıla gülerek duyduğum müthiş dehşet gibi bir oyun bu ama çok derin bir katmana sesleniyor beynimin ne olduğunu çıkartamadığım bir tanıdıklık duygusu gibi her seferinde nereden kaynaklandığını hatırlayacakmış
gibi olup parmaklarımın arasından kaçırdığım bir korku belki de daha önceki yaşamımda bir köpek sürüsü tarafından kovalandım bataklığa doğru kaçacak yerim yoktu bataklıkta boğularak öldüm çünkü en büyük korkularımdan biri ama çeçe sineği styx uyumak ölmek


Kaynak: Suç ve Ceza,Cem Akaş-YKY

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9