"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

24 Şubat 2014 Pazartesi

Nihayet Şiir’in Mimar’ı SİNAN, KARADENİZ ’de Ortaya Çıktı

Sinan Karadeniz. 78 doğumlu. Fatsa’da gizlenmiş ve bu gizliliğinden kendine bir yol açmış şiirleri gibi yüzü de güzel bir insan. İki sevdiğine, eşi Nurdan Hanım ve evladı Ömer’e ithaf ederek, “Benimle şiiri paylaşan…” girizgâhıyla onlara teşekkürlerini sunarak kitabına ve tarihe not düşüyor. Yomblues… İlk şiir kitabı. 

Uzun zamandır Türkiye’de şiir yazılmıyor diye feveran edenler ve hafakanlar geçirenler için sıkı bir işaret fişeği. Kitap 23 şiirden mürekkep. Her birinin de kendine has bir şahsiyeti mevcut. Kitap Yasakmeyve Komşu Yayınlarından neşrediliyor. Yasakmeyve, Sinan Karadeniz’in şiirini yayımlamakla harika bir tercihte bulunmuş. Ama gerek dizgi ve gerek görsel tasarım olarak da yayınevine teşekkür etmeden geçmekte olmaz hani. 


Şair eserine “Tehlike” kelimesiyle korkusuzca dalıp hakiki şairler ordusuna yeteneğiyle ve sadakatiyle dâhil oluyor.  

Şiirin dünyaya dâhil olduğunu bildiğimizden şairi şiire götürenin tehlike olduğunu ve bu tehlikenin esasında aynı zamanda şiirin kendisinin de bundan gayri olmadığını bildiğimizden, şairin de esasında tehlikeli bir şey olduğunu bildiğimizden… Bu böyle uzar gider. Bunu biliriz. Bilmediğimiz şey ise şairin gözümüzün önüne harf ordusunu kendi üslubunca bir sırada dizip bizim ondan kendimize göre ne anlam çıkardığımızın kendimizin bile nasıl bilebildiğini ve fakat bunu kendimize dâhil bir türlü ( kaç türlü olabilir? ) açıklayamamamızdır.




“Tazecik notaların sıcak yalnızlığına” dokunmak ve  “…ıssız bir dağ şelalesinin dilinden” hikâyeler dinlemek istiyorsanız bu kitap tam size göre. 

“Güzelleşiyorsun her randevuda” diyebileceğiniz kimseler var mı bu âlemde? 

“Şefin gözleri önünde” “Koparırım bütün tellerini hayatın” diyebilecek cesaretiniz? “Bir kadının topuğundan, akarsuları olta…” ladınız mı peki hiç? 

Şehrimin bir yakasında elektrikler kesik / Ufkundaysa şimşekler çakıyor” Evet evet sizde bu anı yaşadınız mı?
Gidişlerinizin kayıptan sayılmadığını derinden hissettiniz mi? 

Kendinizi bu yeryüzünde başka bir şey de buldunuz mu? Mesela “Kesilmiş bir ağacın gövdesi” olduğunuz oldu mu? 

Sizin hiç sevdikleriniz öldü mü ve ardından onlara şiir anıtı diktiğiniz? 

Ötekileştirildiniz mi peki, aslında ötekileştirenlerin sizde kendilerini gördüklerini bildikleri için sizi ötekileştirdiklerinizi en derinden bilip hissettiniz mi? 

Anlattığınız gerçekleri masal diye dinleyip sizinle alay eden bir kahve eşrafı ile bir arada bulundunuz mu peki? 

Geceleriniz kafaya geçirilmiş bir naylon misali boğdu mu sizi her gece? 

Çoktan öldüğünüz halde cesediniz şehirdeki diğer ölülerle beraber dolaşıyor mu halen? Kenti değiştirmek için kalemi kâğıdı elinize alıp bir dostluk öyküsü yazma korkusuzluğunda bulundunuz mu peki? 

Umudun, namusun adaletin yetmediği yetmediği yetmediği size de oldu mu hiç? 

Sizin gibi düşünenlerin gözünüzün önünde düşüncelerinden dolayı sürüklendiğini ve ederi bu deyip fazla para almaktan hayâ eden insanlar tanıdınız mı çevrenizde? 


Bu sorulardan en az birine evet diyorsanız bu şiirler size iyi gelecek. Orada bir insan bulacaksınız. Ben buradayım, sizler neredesiniz? Diyen güzel bir insan.


Bu kadar yeter. Son söz şairden:

“Buyur, hadi gözlerimden bakalım” 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9