"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

25 Ağustos 2012 Cumartesi

BİR HALİT REFİĞ FİLMİ-GÜLŞAH NEZAKET MARAŞLI

Fotoğraflar, akıp giden zaman ırmağının bir anda ve bir kesitinde dondurulmuş hali... Tabii, içindeki nesneler ve insanlarla birlikte. Siyah-beyazdan renkliye uzanan bir çizgi. Sonradan geriye dönüp bakmak ve hatırlamak için(mi) fotoğraflar... Kimi karede sevinç, kimisinde hüzün; hepside aynı albümün içinde, belki de yan yana duruyorlar.

Zamanın belli bir anını donduran fotoğraflar albümlere sıralanır ve sonra (artık bu sonra ne kadar bir sonra olursa) ilgilisi ya da ilgilileri tarafından ziyaret edilir. Kimi albümlerin ziyaretçisi, zamanın acımasızlığı mı demeli, ziyaretçisi kesilmiştir; kesilmediyse de pek az kişiyi ilgilendirmektedir ve onlara çok nadirattan misafirler uğramaktadır.

Bir de öyle albümler vardır ki, çok uzağındakiler bile her bir kareyi merak ederler, görmek isterler. O albümlerdeki fotoğraflarda bir anlamda kendimizi de buluruz. Bu fotoğraflar, bütün bir toplumu ilgilendiren, bir yönüyle sosyal tarihe belgelik eden zamanın kesitleridir.

Elips Kitap bu düşünceden hareketle yeni bir dizi başlatıyor: Albüm Kitaplar... Albümleri merak edilecek, oradaki fotoğrafları görülmek istenecek insanlar, kendi alanlarında bütün bir milletin beğenisini kazanmış, kendi alanlarında zirveye çıkmış insanlar olacaktır, hiç kuşkusuz. Hayatları toplumun önünde olan, yaptıklarıyla toplumu etkilemiş önemli isimler bu dizide yer alacak.

Sevdiğimiz, beğendiğimiz, hayran olduğumuz kişilerin albüm kitaplarına bakıp/okurken, kaçınılmaz olarak kendinizi de orada görüp okuyacaksınız... Çünkü, o zaman kesitinin bir yerlerinde siz de vardınız; her ne kadar o karenin dışında olsanız da

Elips Kitap, 'Halit Refiğ' ile 'Albüm Kitaplar' dizisinin ilk kitabını yayınlamış bulunuyor. Halit Refiğ´den sonra Albüm Kitaplar; sinema, müzik, edebiyat, futbol, iş, basın ve siyaset dünyasından seçilen önemli isimlerle devam edecek.

*
Adı yorgun, kendi dinç savaşçı Elif Tunca
26/02/2007

Yeşilçam'da dışlandı, devlet eliyle filmi yakıldı; ama Halit Refiğ bunları yılgınlık değil azim vesilesi yaparak bugünlere geldi. Usta yönetmen, adına düzenlenen saygı gününde bir araya gelenleri görünce bu sevgi hâlesinden korktu; çünkü 'böylesine alışık değil'di...

'Gavur icadı' sinema, allem edip kallem edip cennet vatana da girdikten sonra herkesin kafasının karışması da mutlaktı. Türk sinemasının seyri de bunu gösterir zaten: Ne yapılacağı bilinmediğinden, önce ağabey sanat olan tiyatrodan faydalanılmış, sonra biraz merak edenlerce Avrupa'dan nasiplenilmiş, bu arada parayı götürmek isteyenler Hollywood'dan kaptıkları küçük formülleri tatbik etmişler, iyi niyetliler arada kaynayıp gitmiş ve nihayet 70'lerdeki seks furyasıyla Türk sinemasının helvası yenmiş... Bundan kısa bir süre önce, Atıf Yılmaz'a asistanlık yaparak sinemaya giren ve yönetmenlik yapmaya başlayan bir isimse sadece film çekmekle kalmamış aynı zamanda Türk sineması için bir zihinsel iklim haritası çizmeye çabalamıştı. Fikir babaları arasında yazar, mütefekkir Kemal Tahir, bestekâr Adnan Saygun ve mimar Sedat Hakkı Eldem'i saydığı bu haritaya "Ulusal Sinema" adını veren, 1971'de "Ulusal Sinema Kavgası" adlı kitabında da temellerini, prensiplerini anlatan ve hayatını da bu mücadele içinde geçiren isim; yönetmen Halit Refiğ.

2004'te Sinema Yazarları Derneği ödül töreninde Onur Ödülü'nü, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'dan alması, kaderin bir cilvesiydi. Zira Kemal Tahir'in romanından TRT için uyarladığı "Yorgun Savaşçı", devlet eliyle yakılmıştı, şimdiyse devletin bakanı 'onur'landırıyordu yönetmeni. Bakan ayrıca bunun devletin bir hatası olduğunu da kabul ediyordu. Bu tablo, devletin, sanatçısıyla barışmasıydı. Önceki akşam Levent Kültür Merkezi'ndeki resim ise daha geniş bir alanı kapsıyordu ve adeta sinemanın her bir parçasından Refiğ'e saygı ve sevgi ifadesi yükseliyordu. Beşiktaş Kültür ve Sanat Platformu'nun düzenlediği 'Saygı Günü'nde, yıllar boyu sektörün ve devletin yaşattığı yalnızlığını unuttu Refiğ. Bir film yıldızı yaptığı Cüneyt Arkın da oradaydı; genç bir kızken keşfettiği Selda Alkor da. Ona en güzel görüntüleri sağlamaya çalışan usta görüntü yönetmeni Çetin Tunca da anlattı Refiğ'i, sinemasının izlerini akademik açıdan süren Fatih Özgüven de. Eşi Gülper Refiğ, "Aşk-ı Memnu"nun müziklerini çaldığı piyanosuyla eşlik etti söylenenlere. Tunca, bir itirafla başladı konuşmasına: "Biz görüntüyü süsleyip kendimizi göstermek isteriz. Ama Halit Bey'in filmlerinde hep bir öz vardır ve bu sebepten filmleri çok sadedir. Görüntüyü süslemeye falan gerek kalmaz." Bu 'öz'ün terkibini ise Özgüven verdi: "Sinemayı müziğin, edebiyatın, tiyatronun devamı gibi görmek eğilimindeyim. Halit Refiğ sineması, kusursuz bir sanat geleneğinin devamıdır. Refiğ'in, büyük bir geleneği hazmetmiş olduğu, bütün filmlerinde görülür."

Alıştığımızın aksine bugün ya da bu yıl Halit Refiğ ile ilgili hiçbir şeyin yıldönümü değil. Ama bir ustaya saygı göstermek için sonu sıfırlı zamanları beklemek gibi bir şart da olmamalı aslında. Ancak hoş bir tevafuk, Refiğ için yapılan başka işler de var bu yıl içinde. Elips Kitap'ın hazırladığı "Bir Halit Refiğ Filmi" bunlardan biri. Gülşah Nezaket Maraşlı'nın editörlüğünde hazırlanan albüm kitabın sayfalarını çevirirken 8 yaşında, çalışıp para kazanmak için evden kaçan Halit Refiğ'i de, dünyanın önde gelen sinemacılarıyla ve en has dairedeki dostlarıyla bir arada gülümseyen Halit Refiğ'i de görebilirsiniz. Yapı Endüstri Merkezi (YEM)-Sanal Mimarlık Müzesi ise "Halit Refiğ Filmlerinde Aşk ve Ölüm Mekânları" adlı bir sergi düzenliyor. Buna, mart ayı boyunca YEM'de 'Teyzem', 'Hanım' ve 'Gelinlik Kız' üzerine gerçekleştirilecek söyleşiler eşlik edecek. Şengün Kılıç'ın, yaklaşık 8 ay boyunca Refiğ'le yaptığı sohbetlerden oluşacak nehir söyleşi kitabı ise yakında yayımlanacak.

Halit Refiğ: Düşmanlarım sağ olsun!..

"Hayatımı mücadele üzerine kurdum ve hep söylemişimdir; ben sinemada bir şey yapabildiysem bu, çok büyük ölçüde düşmanlarım sayesinde olmuştur. Benim için 'Yeşilçam'ın satılmış kapı köpeği' denmesinden, böyle bir güne gelmek son derecede anlamlı. Ben, bana ne kadar keskin eleştiri olduysa, mesleğimde ne kadar sert darbelerle karşılaştıysam, ondan sonraki işimi daha başarılı yapma gayretinde oldum. Ama bugünden sonra bir şey yapmam artık çok kolay olmayacak! Bütün vidalar gevşemiş durumda! O yüzden korkuyorum bundan sonrası için!"

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9