William Hazlitt: Özgürlük aşkı, başkalarına duyulan aşktır; iktidar aşkı ise kendi kendimize duyduğumuz aşk.
Alfred Döblin: Bitmiş kitap beni ilgilendirmez; ancak yazılmakta olan, sıradaki kitap beni ilgilendirir.
Sokrates bilinçli bir şekilde şunu öğretmişti: "Kendini bil!" Ama kendimi nasıl bilebilirdim; hem bilecek hem de bilinecek olan bensem?
Berkeley: Var olmak algılanmaktır. (esse est percepi)
Alfred Döblin: Sanatta yönteme yer yoktur, ahmaklık daha iyidir.
Her şeyin, her gizli yerin, Tufan'dan önce olup bitenin sırrına ermişti.
Dünyanın ucuna kadar gitmiş ve uzun yolculuktan bitkin; fakat sapasağlam olarak dönmüştü." (Gılgamış Destanı)
Bütün hikayeler, aslen, yorumladığımız hikayelerdir ve hiçbir okuma masum değildir.
Søren Kierkegaard: Filozofların gerçeklik üzerine söyledikleri bitpazarında bulunan bir tabelada yazanlar kadar yanıltıcıdır: "BURADA ÜTÜ YAPILIR." Çamaşırlarını getirirsin ve kandırıldığının farkına varırsın: Tabela, satılmak üzere oradadır.
Don Quijote: Eskilerin altın çağ dedikleri çağ ne mutlu bir çağmış, ne mutlu yüzyıllarmış. İçinde bulunduğumuz demir çağda bu kadar değerli olan altın, o talihli çağda kolaylıkla bulunabildiği için değil; o çağda yaşayanlar "senin" ve "benim" kelimelerini bilmedikleri için.
Tarihsel gerçek, olup bitenler değildir; tarih, bizim olduğuna hükmettiğimiz olaylardır.
Don Quijote'u düzenli bir toplumdaki deli bir adam yerine koyan her okumaya karşılık, onu delirmiş ve adaletsiz bir dünyanın en rasyonel adalet arayıcısı olarak gören biri mutlaka çıkacaktır"