"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

28 Mayıs 2012 Pazartesi

LOCOS-FELİPE ALFAU

Bir Edebiyat Şövalyesi

Kaldığı yere (bir çeşit huzurevi) söyleşi için gelen yazarın Borges, Calvino, Nabokov okur musunuz, sever misiniz sorusu üzerine “adlarını duydum ama bu adamların ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yok” (ki, doğrudur söylediği) deyince gülmekten karnıma ağrılar girmişti.

Ama onu hep Borges ve Calvino ile birlikte anmışlardır. Daha doğrusu Borges ve Calvino’yu onunla anarlar. Çünkü o kitaplarını (hepitopu 4 kitap bu arada; iki roman bir şiir ve bir çocuk kitabı) onlardan çok çok önce yazmıştır.

Romanlarını İngilizce, şiirlerini İspanyolca yazmıştır. Hırslı bir yazar değildi, yazarlığı meslek olarak, para kazanma yolu olarak görenlerden nefret ederdi. (Çetin Altan’ın kulakları çınlasın! Eskiden Ç.A’nın doğru söylediğini düşünürdüm, ama haklı çıkan Alfau olmuştur, hem de hazin bir şekilde)

Bir arkadaşımla onu ziyarete gitmek istemiştik. O gün hasta olduğu için kaldığı yer ziyarete izin vermedi. Sonra ben döndüm, orada yaşayan arkadaşım bir gün bir kart almış. Alfau göndermiş. Ziyaretçi defterinde adımız adresimiz vardı. Bu haftasonu bekliyorum, yazmış. Arkadaşım gitti tabii. Pazar sabahı kaldığı yerin bahçesinde termostan çay içip kurabiye yemişler. Arkadaşım telefon açıp beni Alfau ile konuşturdu. İspanyol aksanı çok belli oluyordu. Aksanını düzletmeye çalışanları da sevmezdi.

1920’lerde yazdığı kitabını 1936 da bastırdı. Üstüne düşmedi. ‘Blurb’ dayanışması zaten karakterine aykırıydı. “Yazdım, koydum bir köşeye, okurlarsa okurlar” diyen bir edebiyat şövalyesi idi. Locos, o günler için çok tuhaf, zamanının ötesinde bir kitaptı. Üstelik Borges, Calvino gibi binlerce kitap okuyup bunlardan süzerek yazmamıştı. Çevirmen olarak çalıştığı yerde arada bir çöpe gidecek boş kağıtlara yazmış ve işte bu parçalar Locos olarak kitap haline gelmişti. Nabokov da onun takipçilerindendi ama o Nabokov gibi çalıp çırpmamış ve bunu “metinlerarası” diye yorumlamak gülünçlüğüne girmemişti.

Kaldığı yere gelen biri 1936 yılında basılmış kitabı Locos’u tekrar basmak istediklerini söylemişti. Para vereceklerdi. Para siz de kalsın, bir ktabım daha olacak şurada bir yerde dedi: Chromos. Meğer 1948 yılında yazmış ve o günden beri çekmecede duruyormuş dosya.

Chromos’u o sene National Book Award’a aday gösterdi eleştirmenler. Kitaplarından kazandığı topla para 250 (sonra bir 250 daha)  Dolar. O da ilk basımdan, yıl,1936. Umursamazdı. Yazarlık para kazanma yolu olmamalıyıdı ona göre.

Biz onu ziyarete giderken arkadaşım “madem bu kadar ‘artist ve cool’ o zaman niye yazmış?”diye sormuştu bana. Kendisine sorarız, dedim. Ama soramadık o gün.

Şimdi düşünüyorum da, tabii ki yazacaktı. Ondaki yeteneğin birazı diğer insanlarda olsa yeri göğü inletirlerdi. Ama o bunu ölüm kalım meselesine dönüştürmedi. Kimseye yalakalık yapmadı, yaptırmadı. Para, ün kazanacığım diye “yazı”da ve piyasada türlü numaralara kalkışmadı. (Koskoca Marquez’in son yaptığını hatırlayın). Okurlarsa okurlar, işte orada duruyor diyen bir adamdı o. Farkı buradadır.

Peki niye yazdı, ha? Peki, hangimiz yazmıyor ki?


Behlül Dündar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9