Bu kitaptaki öyküler, çok özel bir ansiklopedi oluşturuyor.
İnsanların ve tanrıların hiyerarşisine meydan okuyan Kahin Simon; çağımız
Yugoslavyası'nda yaşamış bir geometricinin bir kabus ansiklopedisinin
dehlizinde karşımıza çıkan yaşamöyküsü; devrimcilerin dostu bir fahişenin
yirmili yıllara rastlayan görkemli cenaze töreni; bir Macar soylusunun
kahramanca ölümü; sevgilisinin bir Sovyet Şairi hakkındaki itirafları; Sionlu
Bilgelerin Sözleşme Tutanakları'nın kaynağını araştıran gerçek bir polisiye
öykü... Kiş'in öykülerini okurken, farklı yer ve dönemlerde, acı alayla
lirizmin, gerçekdışıyla bilgeliğin birbirine karıştığı bir dünyada, çok özel
bir ansiklopedinin fizikötesi çağrışımlarıyla karşılaşıyoruz.
"Herkesin yalan söylediği yerde kimse yalan söylemez.
Her şeyin yalan olduğu yerde hiçbir şey yalan değildir."
Her büyük yazar gibi Kiş′ de ölümü takıntı haline getirmiş
bir yazardır. Ansiklopedisinde yer verdiği dokuz öykünün ölümden çok fazla
bahsetmeden ölüm teması etrafında örülmesi bize ölümün yüzünü daha çok
gösteriyor.
Kiş’in öyküleri farklı zamanlarda farklı mekanlarda
geçmekte. Ve anlatılan bağlamında bunun
Ne kadar da önemsiz olduğu görülmekte. İnsan tarihinin
başından bu güne tek bir şey var:
Yaşam belki gerçek belki bir yanılsama. Oysa ölüm tamamen
gerçek.
Her öyküde bu dünyaya, yaşama ters düşmüş insanlar
anlatılıyor. Her öykü ölüme doğru ilerlerken aslında bu dünyaya ve yaşama ait
tüm sırları, acıları, arzuları açıklamaya olanca gücüyle çalışıyor.
Kült kitaplardan biridir Ölüler Ansiklopedisi. Ayrıca
çevirmeni Hür Yumer’in sıkı bir öykücü
olması kitabı daha bir zevkli kılıyor.