Her şey o küçük omuzlarında duruyor
bizim o tehlikeli, vahşi basitliğimiz
vicdanın yan bakışları
kelimelerim, boğulmuş bir kadın gibi, dilsiz.
Kızıl yüzgeçler parıldıyor, kızıl solungaçlar soluklanıyor
Şaşkın ağızları kelimesizlikte yusyuvarlanmış
ve açbırakılmış O′lar, balık yüzgeçleri, orada burada.
Al bunu, yarı doğrulmuş bedeninin ekmeği yap.
Ama bizler süsbalığı değiliz dünyayı dolaşan
eğreltiotu ile karşılaşınca kabarcıklar çıkaran;
bizimkisi sıcakkanlı bedenlerin sıcaklığı, küçük kaburgacıklar,
ladeskemiği gibi değersiz, ıslak, gözbebeğinin beyaz ışıltısı.
Kaşlarının tehlikeli tarlalarından gelincikler topluyorum.
Seviyorum senin küçük, titrek kızıl solungaç dudaklarını
tıpkı bir yeniçerinin küçük, hüzünlü hilalini sevmesi gibi.
Sevgili Türk Kadını, sakın kızma
sağlam bir çuvalın içinde bağlanacağız birbirimize
ve fırlatılacağız Kara Denize. Ben kendim yapacağım,
içerken senin kelimelerini, onların siyah sularını.
Maria, ölmek isteyenleri yatıştır,
korkutulmalı ölüm ve yatırılmalı uykuya.
Deniz kenarında, dik bir kayalıkta duruyorum:
Defol git başımdan, uzak dur --- bir başka an!
vicdanın yan bakışları
kelimelerim, boğulmuş bir kadın gibi, dilsiz.
Kızıl yüzgeçler parıldıyor, kızıl solungaçlar soluklanıyor
Şaşkın ağızları kelimesizlikte yusyuvarlanmış
ve açbırakılmış O′lar, balık yüzgeçleri, orada burada.
Al bunu, yarı doğrulmuş bedeninin ekmeği yap.
Ama bizler süsbalığı değiliz dünyayı dolaşan
eğreltiotu ile karşılaşınca kabarcıklar çıkaran;
bizimkisi sıcakkanlı bedenlerin sıcaklığı, küçük kaburgacıklar,
ladeskemiği gibi değersiz, ıslak, gözbebeğinin beyaz ışıltısı.
Kaşlarının tehlikeli tarlalarından gelincikler topluyorum.
Seviyorum senin küçük, titrek kızıl solungaç dudaklarını
tıpkı bir yeniçerinin küçük, hüzünlü hilalini sevmesi gibi.
Sevgili Türk Kadını, sakın kızma
sağlam bir çuvalın içinde bağlanacağız birbirimize
ve fırlatılacağız Kara Denize. Ben kendim yapacağım,
içerken senin kelimelerini, onların siyah sularını.
Maria, ölmek isteyenleri yatıştır,
korkutulmalı ölüm ve yatırılmalı uykuya.
Deniz kenarında, dik bir kayalıkta duruyorum:
Defol git başımdan, uzak dur --- bir başka an!
Şubat 1934, Moskova
Çeviren: Behlül Dündar