"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

30 Mart 2012 Cuma

MARX’LARIN ÖYKÜSÜ-JUAN GOYTİSOLO

Karl Marx ölmemiş olsaydı, Marx Ailesi’nin tarihi bugün yaşanıyor ve yazılıyor olsaydı...

Juan Goytisolo, bu varsayım üzerinden kurguladığı romanında, yakın tarihi, “sosyalizmin çöküşü” olarak adlandırılan süreci, Marx ailesinin tarihiyle çakıştırarak aktarıyor.

Goytisolo’nun ironik dilinin de yardımıyla, çok şey anlatan; “Anlatılan, bizim hikayemiz mi?” sorusunu sorduran bir roman..


'Bütün Dünyanın İşçileri, Beni Affedin!'


Sosyalist dünyanın bunalımı, Berlin Duvarının yıkılması ile beklenen patlamaya ulaştı. Bir tür milad sayılabilecek bu patlama sonrasının havasını en iyi anlatan olaylardan biri, Manifesto'nun ünlü son cümlesinin Marx'ın büstlerinden birine yukarıda okuduğunuz biçimde değiştirilerek yazılmasıydı.

Çağdaş İspanyol edebiyatının en önemli yazarlarından Goytisold, İtalya'ya ulaşmaya çalışan Arnavut mültecilerden Moskova'ya, Paris'teki Châtelet Les Halles'den Londra'daki Highgate Mezarlığına kadar uzanan bir çerçevede, dönemi ironik bir dille anlatıyor. Sarsılan sistemin ve insanların öyküsü, Marx ailesinin tarihiyle çakıştırılıyor.

Marksizmin ölüp ölmeyeceğinin sorgulandığı bir dünyada, Karl Marx'ın da ölmediğini varsayarak kurguluyor romanı Goytisolo. Bu karmaşanın durulduğu ve yerini sosyalizmin kuramsal-eylemsel açıdan yeniden yapılanmasına bıraktığı günümüzde, Marx'ların Öyküsü, biyografik özelliklerinin yanısıra, bir ideolojinin çözümlemesi olarak da ilgiyi hak ediyor.


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9