“Yaşam böyledir işte…Görüyorsunuz ya…Ne sanıldığı kadar
güzel, ne de korkulduğu kadar kötüdür!”
"Birden Julien iki eliyle karısını omuzlarından tuttu
ve bütün ağzıyla, kızın daha önce hiç yaşamadığı derin, ıslak bir öpücük
kondurdu. Öpücük Jeanne'ın damarlarına, hatta iliklerine kaar işlemişti. Öyle
tuhaf bir titreyişle sarsıldı ki farkında olmadan iki koluyla birden ittiği
Julien'in sırt üstü düşmesine neden oldu. (...) Julien ona susamış gibi,
çılgınca üzerine atılıp onu kollarına aldı. Aceleci, acıtıcı, çılgın öpücükler
Jeanne'ın bütün yüzünde, gerdanında geziniyor, okşamalardan boğulacakmış gibi hissetmesine
neden oluyordu. Ellerini açmış, ne kendisinin ne de diğerinin ne yaptığını
anlayamadan, bir şeyleri anlamasını engelleyen allak bullak olmuş kafasıyla
hareketsiz duruyordu. Ama ani bir acıyla içinin yırtıldığını hissetti.
Kendisine zorla sahip olan kocasının kollarında kıvranarak inlemeye başladı.
(...) Ruhunun en derinlerine kadar umutsuzlukla doluydu. O kadar farklı hayal
ettiği bir hazzın yanılgısı, yerle bir edilen, parçalanan mutluluk
beklentisinin hayal kırıklığı içindeydi: 'İşte karısı olmaktan anladığı bu.
Yalnızca bu! Yalnızca bu!'"
On yedi yaşında aşka susamış umutlar ve düşler içindeki genç bir kız... Evlendikten sonra aşkın şiirsel olmayan yanlarını da keşfetmek zorunda kalır... Kırılmaya başlayan yanılsamalar kısa sürede paramparça olur... Ama hayat gene de devam etmektedir... Büyük Fransız yazarı Guy de Maupassant'ın bu küçük mücevher değerindeki romanı Bir Hayat da hak ettiği yerde... "Oğlak Klasikleri" arasında.
On yedi yaşında aşka susamış umutlar ve düşler içindeki genç bir kız... Evlendikten sonra aşkın şiirsel olmayan yanlarını da keşfetmek zorunda kalır... Kırılmaya başlayan yanılsamalar kısa sürede paramparça olur... Ama hayat gene de devam etmektedir... Büyük Fransız yazarı Guy de Maupassant'ın bu küçük mücevher değerindeki romanı Bir Hayat da hak ettiği yerde... "Oğlak Klasikleri" arasında.