"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

13 Mayıs 2012 Pazar

YAŞLI GEMİCİ-SAMUEL TAYLOR COLERİDGE

İngiliz edebiyatının en büyük şiirlerinden, efsanevi ve esrarengiz kitap The Rime of the Ancient Mariner, dünya edebiyatının ölümsüz eserlerinden biridir. Yaşlı Gemici'nin tuhaf hikâyesi ve yolculuğu sembollerle, doğaüstü olaylarla, ahlaki ders ve sonuçlarla, anlaşılmaz olaylarla ve muğlaklıkla doludur. İki yüz yıldLır şairleri, şiirseverleri, amatörleri ve edebiyat profesörlerini düşündüren, heyecanlandıran bu kitabı Gustave Doré'nin unutulmaz resimleriyle sunuyoruz.
"Coleridge, zamanının en büyük entelektüel gücüydü."
T.S. Eliot
"Bu şiir, saf hayal gücünün en mükemmel örneğidir."
Robert Penn Warren


“Evrende görünmeyen varlıkların sayısının görünenden daha fazla olduğuna inanmakta güçlük çekmiyorum.  Ama bunların familyalarını bize kim söyleyebilir?  Ve her birinin önem derecesini, diğerlerine benzeyen ve onlardan farklı yanlarını ve işlevlerini kimden öğrenebiliriz?  Ne yaparlar?  Nerede yaşarlar?  İnsan aklı her zaman bu konularda bilgi edinmeye çalışmış ama edinememiştir.  Gene de bazen düşüncelerimizde bir resme bakar gibi daha büyük, daha iyi bir dünyaya bakmanın yararlı olduğunu inkâr edemem.  Bunu yapmayacak olursak, akıllarımız günlük hayatın sıradan konularına alışıp fazlasıyla büzülebilir ve yalnızca tümüyle önemsiz düşüncelere gömülebilir.  Ama bir yandan da gerçek konusunda dikkatli olmalı, ölçüyü kaçırmamalı, kesin olanı olmayandan, gündüzü geceden ayıredebilmeliyiz.” (s17)



*
SABA KIRER

Radikal Kitap / 02/01/2009
Samuel Taylor Coleridge?in efsanevi eseri ?Yaşlı Gemici? Türkçede. Yaşlı Gemici mi, Yaşlı Gemici ?nin sarsıcı hikâyesi üzerine yolundan alıkonulan ve onun kor gözlerine teslim olan Düğün Konuğu mu, yoksa öldürülen albatros mu okuru bu serüvene çeken?
Okur, kendisine anlatılanın hayal ürünü bir öykü olduğunu bilmelidir; ancak bu, yazarın yalan söylediğini düşünmesini gerektirmez, diyen Umberto Eco Olası Ormanlar’da birkaç milyon okura ulaşan iki roman yazmış olmanın getirdiği deneyimle olağanüstü bir olgunun farkına vardığından söz eder ve “kurmaca anlaşmasını bilen bir okurla karşı karşıyasınızdır” açıklamasında bulunur. Yaşlı Gemici’yi okumaya başladığım an gözlerimin önüne muazzam bir evrenin açılması yalnızca bununla açıklanabilir mi, emin değilim?
 Orhan Pamuk’un “bu benim için son derece kişisel bir kitap” cümlesiyle başlayan önsözünün kışkırtıcı, kışkırtıcı olduğu kadar da kitabı okuyup bitirdiğimde “benim için de kişisel bir kitap” dedirtecek kadar üzerimde bir mensubiyet etkisi yaratan bir giriş cümlesi olduğunu söyleyebilirim. İnsan bazı kitaplar karşısında tutuk oluyor. Bu tutukluluk tıpkı düğün evine gitmek üzere yola çıkan ama Yaşlı Gemici’nin kor gözlerine takılıp kalarak güveyin kapısından içeri girmeden geri dönen Düğün Konuğu’nun durumuna benzer bir hal olarak da açıklanabilir.  Yedi bölümlük bir manzumeden oluşan kitap konusunu şöyle açıklamaktadır: Ekvator’u geçmiş olan bir geminin nasıl fırtınaya yakalanıp Güney Kutbu yakınlarındaki soğuk diyara sürüklendiği ve oradan da Pasifik Okyanusu‘nun tropik kesimine yol aldığı; olan garip şeyler ve Yaşlı Gemici’nin ülkesine ne şekilde geri döndüğü.
Pamuk kendisinden bir örnek vererek Yeni Hayat’ı okuyan bir okuruyla olan telefon görüşmesini anlatır. Orada kendini tutamayıp okura çok beğendim dediği Yeni Hayat’tan ne anladığını sorar. Okurun “bilmiyorum ne anladığımı” cevabı karşısında Pamuk bir yazarın işitebileceği en parlak övgü olduğuna bir dönem kendini inandırdığından söz etmektedir. Bu kendisinin Yaşlı Gemici albatrosu neden öldürdü sorusuna verecek bir cevabı olmamasıyla da ilişkilendirilebilir. 
Yaşlı Gemici mi, Yaşlı Gemici’nin sarsıcı hikâyesi üzerine yolundan alıkonulan ve onun kor gözlerine teslim olan Düğün Konuğu mu, yoksa Yaşlı Gemici’ye karşı intikamından hiç vazgeçmeyen, öldürülen  albatros mu, okuru bu serüvene çeken? Yaşlı Gemici’nin kırılma anı, manzumenin de kırılma anıdır ve birbiriyle eşzamanlı ilerler. Her şey bu andan sonra üst üste gelir. Artık hiçbir zaman kurtulamayacağı bir gühanın içindedir. Üstelik önce gemicileri sonra hikâyeyi anlattığı düğün konuğunu bu günaha ortak eder. “İşlenen günah verilen cezayla aynı şeydi. Ama gene de bilincimize sarılmak, gördüklerimizin güzelliğini ve garipliğini dile getiren ‘hikâye’mizi başkalarına anlatmak ya da onların hikâyelerine kulak vermek zorundaydık; çözüm birlikte ibadet etmek değil, yalnız başımıza yazıp okumaktı” diyerek son sözü yazan Şavkar Altınel, otuz yıl önce yağmurlu bir gece Chicago da şiirin fısıldadığının bu olduğunu belirtir.

YAŞLI GEMİCİ
Samuel Taylor Coleridge
Çeviren: Şavkar Altınel
Resimleyen: Gustave Doré
İletişim Yayınları, 2008
183 sayfa

*

Yaşlı Gemici'ye yol verin
KAYA GENÇ

07.12.2008

İngiliz yazar Coleridge'in başyapıtı Yaşlı Gemici'yi usta şair Şavkar Altınel Türkçeye çevirdi. Kitabın önsözünü ise Orhan Pamuk yazdı..2008 sona ererken gönül rahatlığıyla 'bu yılın en güzel kitaplarından' diyebileceğimiz bir kitap, Samuel Taylor Coleridge'in Yaşlı Gemici'si Şavkar Altınel'in çevirisiyle yayımlandı. Altınel kitaptaki yazıda belirttiği gibi İngiliz kültürüyle yetişmiş biri; Yaşlı Gemici'yi ilk defa Nişantaş'taki High School'da okumuş. "Coleridge'in büyük şiiriyle bu ilk karşılaşmamın üzerimde 'derin bir iz' bıraktığını söyleyemeyeceğim... Üç yıl sonra, edebiyatla ilgilenmeye başlamış bir yeniyetme olarak şiiri ikinci defa okuduğumda da, içeriğinden çok, müziğinden ve özellikle de zengin iç kafiyelerinden etkilendiğimi hatırlıyorum." Coleridge şiirinde bir yaşlı gemiciyi anlatır; bir düğüne gitmekte olan üç gençle karşılaşan gemici, bunlardn birini durdurur, ona "kor gibi yanan" gözleriyle bir hikaye anlatır. Düğün başlarken ve herkes içeri girerken bu gençle birlikte biz de onun geçmişte yaşadığı maceraları dinleriz. Gemi buz ve korkunç sesler diyarından geçerken, bir albatros, dünya edebiyatının en ünlü kuşu, peşlerinden gelir: "Sis bulut demedi, direğe tünedi,/ Geldi dokuz akşam geminin peşinden." Bir sahne sonra ise gemici şöyle der: "Kaptım oklu tüfeği, çektim hemen tetiği,/ Aldım ALBATROSUN canını." Şiirin bundan sonrası, gemicinin vicdan azapları ve kendisine verilen ceza üzerine kurulu. Orhan Pamuk'un Şavkar Altınel'in bu güzel çevirisine yazdığı önsözde de söylediği gibi, gemicinin neden kuşu öldürdüğü, neden bu kadar acı çektiği meçhuldür, ama her türlü yoruma da açıktır. "Şiirin bu kadar sevilmesinin, İngiliz dilinin ölmez eserlerinden olmasının nedeni, yalnız şiirin çocuksu basitliği ve güzelliği değil, içindeki pek çok şeyin ne anlama geldiğinin kesin olmaması, yoruma ve yeniden okumaya hep açık olmasıdır." Gustave Dore'nin bir defa görünce bir daha hiç unutamayacağınız resimleri eşliğinde basılan Yaşlı Gemici, harika bir yılbaşı hediyesi; olağanüstü özenli basımıyla da edebiyat dünyamıza büyük bir zenginlik getirecek. Yaşlı Gemici, Samuel Taylor Coleridge, Çeviren: Şavkar Altınel, İletişim Yayınları, 183 s.


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9