"Yo siempre me había imaginado el paraíso bajo la especie de una biblioteca."
"Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir."
Jorge Louis Borges

12 Haziran 2012 Salı

RAVEL-JEAN ECHENOZ

"Ravel bir binici kadar uzundur, yani Faulkner kadar. Bedeni de öylesine hafiftir ki 1914'de askere gitmek istediğinde, böylesi bir ağırlığın tam da havacılığa uygun olduğunu söyleyerek yetkilileri ikna etmeye çalışır. Birliğe alınmaz, zaten askerlikten de muaf tutulur, ancak öyle çok ısrar eder ki ağır vasıta şoförlüğüne atarlar onu, gülmeden. İşte böylece bir gün Champs Elysées bulvarında devasa bir askeri kamyon görülür, içinde de koca direksiyona iyi kötü hakim olmaya çalışan, kendisine fazla büyük gelen mavi bir kaput içinde küçük bir şekil vardır, fil üstünde bir lağım faresi."


Bu roman Fransız besteci Maurice Ravel'in (1875-1937) son on yılını yeniden çizmekte. Tıpkı kahramanı gibi kimi zaman zarif, kimi zaman züppe, kimi zaman çocuksu bir kitaptır bu, titizlikle seçilmiş sözcükleri en az ayrıntıları kadar gerçekçi olan. Saplantı derecesinde ayrıntıyı önemseyen Ravel'den hiç de aşağı kalmayan bir Echenoz'la karşılaşacaktır okur bu yapıtta ve ikisinin ne denli benzeştiklerini fark etmekte gecikmeyecektir. Sonunu önceden bilse de her bir satırda anlatının zevkine varacak, sayfaları çevirdikçe müziğin gitgide uzaklaştığına, yitirmenin acısıyla yaşamın yavaş yavaş elden kaydığına tanık olacaktır


Ravel'in son on yılını küçük küçük kurgusal öykülerle anlatmaya çalışan Echenoz kitapta yakaladığı üslupla Ravel'in müziğine yaklaşmaya çalışmıştır bir bakıma. Sakin, gösterişsiz, kendinden emin ilerler ama yol boyunca hissedilmeyen kıvrım ve yönelişlerle başlardaki o sakin ve kendinden emin görüntüden çoktan çıkıp karışık, anlaşılmaz, girift, nasıl olduğu bilinmez hüzünlü bir anlatıya dönüşür metin. Ravel'in müziğine oldukça benzer bir durum.
İyice araştırılmış bir yaşamın biyografisi ile kurgusal anlatımı arasındaki o ince farkı, edebiyat farkını harika bir şekilde ortaya koyan bir kitap Ravel.
Bir büyük bestecinin son on yılını okurken şunu da görürüz: Dünyaca ünlü, dahi, hiçbir şey ispatlamaya ihtiyacı olmayan insanlar bile hala bir şeylerle dünyaya, herkese meydan okuyup avunma peşinde. O kadar hayranına rağmen hala yalnız ve hala mutsuzlar.
Bu meydan okuyuşlardan biri de şöyledir:
"Ne yaptığını iyice bilmektedir, tam olarak bir biçim, bir gelişim bölümü söz konusu değildir, ne de modülasyon vardır, yalnızca ritm ve aranjman. Kısacası kendi kendini yok eden bir şeydir bu, müziksiz bir partisyon, nesnesi olmayan bir orkestra fabirkası, silahı sesin yalnızca genişlemesi olan bir intihar. Tekrarlanan müzik cümlesi, umutsuz ve beklentisiz bir şey, işte en azından Pazar orkestralarının programlarına almayacakları bir parça, sıkıysa alsınlar."
Kaderin işine bakın ki, burada anlatılan parça dünya orkestralarının programlarına en çok aldıkları parça olup çıktı: Bolero
Bir Pazar günü insanlar rahatsız etmeye başlamadan önce erkenden kalkıp kahve veya çay eşliğinde arkada Ravel'in müziği eşliğinde birkaç saat içinde okunup tadına varılacak harika bir kitap.
Bolero ile birlikte Adagio Assai'yi de dinleyin derim kitabı okurken.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

©2012 Kitap Önerisi


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
9